29 Aralık 2012 Cumartesi

2012.2013.......

Bir yılı daha geride bırakırken...yaşadıgıma,saglıgıma,eşime,kızıma,aileme,dostlarıma,arkadaşlarıma,vatanıma,.........sukran duyuyorum....Kotuluk ederek ,vermeyerek,sen ben kavgası yaparak,kayıtsız kalarak,gormezden gelerek,yaşamımı zenginleştiren!!!kişisel gelişimime katkıda bulunan her kim var ise....kalpden,ve tum samimiyetimle çok teşekkur ediyorum..TANRI ya....olan inancıma tam bir sessiz destek verdigi için...tum kainata...gulumsuyorum....Devasa bir sistemin zerresi olma şansını bana bahşettigi,odullendirdigi,cezalandırdıgı,insan olmayı anlamamı sagladıgı için ALLAH a....sonsuz şukurler ediyorum....Her bir an......ve her ne kadar gorecegimiz zaman var ise......Tum yukarda saydıklarıma....tum canlılara ,yaratılmış ne varsa ....onlerinde saygı ile egiliyorum.....SEN!!!BEN!!!!egosu yerine.....TANRI ve evren ile ,insanlık ile,herşeyle,,,Biz .....biz.....biz.....olmayı seçiyorum......

25 Aralık 2012 Salı

İnsana dair...

Şoyle bir duşunsek,....sadece bir hafta,oldugumuzdan daha farklı davranmaya çalışsak ne olur?İlk adımı biz atsak....annemize babamıza,çocugumuza,eşimize,dostumuza,patronumuza,onlara ne çok deger verdigimizi içeren ,bir kuçuk mektup.......bir mail.....minik bir armagan....ya da daha onemlisi tatlı sozler soylesek?Onlara guvendigimizi......onlara deger verdigimizi.....koşulsuz ve beklentisiz sevdigimizi......sadece O olduklara için .....ondan bir tane daha olmadıgı için......bundan boyle beraberliklerimize kalite getirmek için......korkmadan.....yalan soylemeden.....çıkar hesabı yapmadan.....dokuluverse kelimeler dudaklarımızdan.....tum samimiyetimiz ve dogru insan tarafımızla?Onların saglıgı için endişe duydugumuzu....onların duygu dunyalarını merak ettigimizi.....bir sıkıntıları olup olmadıgı? sıcacık içten bir ses tonu ile soruversek?kırgınlıkları,gucenmişlikleri,kuslukleri,unutuversek bir haftalıgına?Bu hayatta kalıcı olmadıgımızı....başımıza veya sevdiklerimizin başına her an.....ALLAH korusun...olumsuz bir şeylerin gelebilme ihtimalini duşunsek ,yuregimiz titriyerek....boyle bir durumda,kırgın gidecegiz....kus belki......onu ne çok sevdigimizi soyleme fırsatı bulamadan....bir daha asla karşılaşmayacagımız bilinci içinde.....en guzel sozlerle onurlandırsak.....takdir etsek.....şukran duysak onlara.....onlar olmadan hayatın sıkıcı,huzunlu bir yer oldugunun farkına bir varsak....VE bu bir haftalık sureyi ,tum kalan hayata yaysak....İNSANA DAİR İYİ BİR ŞEYLER YAPSAK.....

24 Aralık 2012 Pazartesi

Tuval...2

Bolca acemi yeşillik,açıklı koyulu boyanmış..dere ,ev,çocuklar,kopru,tavuklar,horoz,kagıdın bir koşesine toplu olarak resmedilmiş.Daglar uzak....guneş tepede...bulutlar resimden çıkıp gitmek ister gibi telaşlı.Ejderha kimsesiz,yapayalnız.evlerden ırak.Genel bir boşluk hakim resimde...işte o boşlugu yıllar sonra tamamlıyacagım şimdi...Kırmızı çatılı eve ulaşmak için,çok   zorlu   yollar yurudum...EV dogru yere çizilmiş,etraf yeşil,ev yalnız ve komşusuz..Dere gerçektende var!!kurumuş ama yatagı duruyor...çok yagmurlarda,çoşkun ,kirli çocuk bezleri,içki şişeleri,olu kediler,dal parçaları yuklu,akıyor denize dogru.Tavuklar ileride bir evin bahçesinde geziniyorlar,horoz hala kurumlu ve kendinden emin,dolanıyor şaşkın dişilerin arasında!!!Guneş ısıtıyor dunyamızı...yuzyıllarca da ısıtacak gibi gorunuyor...Bulutlar,tavşana,adama,ahtapota benziyorlar ....Uçurtmalı çocuklar koşuyor ilkbaharda....en yuksege,en yuksege uçurtmalar!!!kırmızı mavi puskul puskul kuyruklar gokyuzunde....koyunlar mahzun gozlu...kurbanlık.Daglar denize dogru yaslanmış,başları dumanlı ,karlı,ışıklı...(dere ustundeki koprunun bacakları yok sahiden!!!iki yakayı birleştiren kirişler yıkık dokuk,kopru genç ama içi çok yaşlı,meymenetsiz ve sevimsiz oldugu için pek az kişi geçiyor ustunden.)Ordekler o pis derede yuzmeyecek kadar akıllı!!deniz kıyısındaki kafeterya onlerini mesken tutmuşlar kendilerine...dogal ortamlarından uzak hayatın ,siniri içinde!!saldırgan ve kavgacılar..ama karınları tok.....deniz tuzlu....yazlar kalabalık....kışlar uzun....derileri yaglı...gagaları turuncu.Agaçlar.....çam...kıbrıs akasyası....limon...nar..BİR HAYAT RESMİ NASIL ÇİZİLİR?hangi renklerle boyanır ,sorarım size?Çocuklugum.....once sarı...tek bir gun...en onemli bir gun.....murekkep siyahı darmadagın....Genç kızlıgım.....acı bir umut yeşili....kiremiz kırmızısı.Gençligim....eflatun...belirsiz....silik...İlk aşkım....koyu lacivert...ilk husranım...kirli beyaz.İş hayatım....pembeler,cırtlak turuncular,maviler....solgun griler.HAYATIMIN aşkı.....haki yeşil....disiplin yeşili koyu koyu....kadim aile ocagını ayakta tutma çabası....YORGUN mavi....ACEMİ.mor....filizi umut yeşili arada.....Işık rengi,altın rengi çocuklar....orman yeşili tazecik...SİYAH VE KIRMIZI...Bolca çiçek.....beyaz papatya........utangaç pembe sardunya....arsız begonvil....nazlı yasemin beyaz ,beyaz.....Koyu mavi,kopuk kopuk,tertemiz deniz........Rakı masası.....şarkılar....turkuler.....demlenmiş duşunceler....koyu bordo.....Biraz oksitli sarı....KIRMIZI AŞK.....sıçramış tum renklere....beyazlar, saf içten,samimi......Hakim renk...MOR....soylu mor...mistik mor.....İnsanlar ,gulen.....portakal rengi.....aglayan....kurşuni...Kopekler...sadık...kayıp.Kuşlar...turkuvaz,mor,kırmızı ,kuşlar....Bir kitap,tekrar okunacak bildik bir roman....tarih,dram,huzun,aşk,husran,komik,bir kitap.Bir sahne....ışıl ışıl....BİR GENÇ KIZ...şarkı soyluyor...içli bir caz parçası...umut vaadediyor...oylece bırakıyorum tabloyu....bitmemiş bir resim bu....henuz tamamlanmamış bir tablo...tuval ,sessizlik...uzakta bir şarkı çalıyor....Mr sandman...bana duşlerimi geri ver!!!!yagmur sonrası gokkuşagı renklerim olsun...bugune ait...yarına dair...

Tuval....1

Bir tuval verseler bana..bembeyaz,kocaman bir tuval.İçine bir hayatın,bir kaç hayatın sıgacagı bir tuval..Boya gonlunce deseler..nasıl bir yaşamın oldu senin?neydi duygu renklerin?sevdigin kuşları,çiçekleri,agaçları,denizleri,ormanları,insanları ,renk renk anlat deseler..Al bu senin tuvalin,ellerinle yapacagın,duşuncelerinle tasarlayacagın,renklerinle can verecegin,bu en ozel ve sana ait tabloyu çiz bakalım deseler.Ne çizerdim acaba?neler ve hangi renklerden oluşmalı bu tablo?İlkokulda yaptıgım bir resim geliyor aklıma nedense...dikdortgen,yaprak araları pelur kagıtlı ,resim defterleri. Ozene bezene  boyadıgım o kuçuk sayfa....Kırmızı çatılı,iki penceresi,bir kapısı olan o kuçuk ev.. uç agaç ...çama benziyen,yeşil.govdesi kahverengi ....Bir kaç sevimli kuzu otluyor az ilerde.Kuzudan çok insan suratlı.kuçuk şirin bir dere...başladıgı yer kagıdın en tepesine denk gelmiş,mavi ve dolambaçlı bir yol izliyor..kagıdın çapraz ucundan akıp gitmesine izin vermişim.Derenin uzerinde bir kopru...bacakları unutulmuş,oylece bir atkı gibi atılıvermiş suyun ustune..Ozenli çizilmiş beş ,altı ordek..bembeyaz,turuncu gagalar.gagalar govdeden buyuk.iri siyah  insan gozleri,ve ok gibi kirpikleri .Sonra daglar...kahverengi,ard arda sıralanmışlar..birinin tepesinde yıldız biçiminde kar manzarası...Ve guneş...sapsarı saçlı,gulen ,neşeli yine insan yuzlu sıcacık bir guneş..bulutlar.......koyunların buyugu adeta!!alt tarafları duz hatlı,ust kısımları bombeli pamuk yıgını bulutlar...Bir kaç yaramaz çocuk koşuyor kırlarda...iki uçurtma ellerinde,biri koyunları seviyor....diz çokmuş ,elinde bir ot demeti,koyunun agzına tıkıştırılmış.Derenin sularının kesildigi bolumde,nereden çıktıgı belli olmayan bir ejderha!!kırmızı alev dilli,korkunç olmaya çalışan,şişman ve beceriksiz bir ejderha.Kırmızı çatılı ev,çok yalnız gorunuyor..tek bir ev çizmişim nedense.evin yan tarafında çitli bir bahçe....kırmızı ,kahve,uyanık bakışlı tavuklar...kendini begenmiş bir horoz siyah,horoz ozellikle buyuk çizilmiş...iktidarı kesin.kurumlu.erkek.sinir bozucu bir goruntuye sahip,ama hiç umurunda gorunmuyor!!                                                                                                                              

Serap...

Çok yorgunum ..aynalarda yuzume bakamaz oldum..kendimden kaçırır oldum gozlerimi.baksam neyi gorecegimden korkuyorum orada.Ben ki esip geçmişim hayatın içinden bir ruzgar gibi..yandım kendi alevimde yıllarca...bugun ne alev ne ruzgar.yalnızca gri siyah kuller ve melankoli.Huzun bulutları ile dopdolu gokyuzum..heryer ıslak gozyaşlarımdan..şoyle sırtımı dayayıp oturacagım,tek bir kuru agaç altı bile yok..varsa yoksa içimi uşuten rutubet..ıssızlık..Ben boyadım heryeri huzun renklerine..kimse degil..Turuncular ,çingene pembeleri ,umut mavileri boyadım durup dururken...sonbahardı mevsim oysa...hazan sarıları ,olgun bordolar,kuf yeşili ,sabahlarımda.Sonra saksagan kuşları vardı,siyah beyaz,uzun kuyruklu ve geveze...Sıradanlıgın sakinligi vardı havada ,uşutmeyen,ısıtmayan...herşey olması beklendigi gibiydi...Umut eksilmişti yaşamdan..UMUT....işte beni çıldırtan bu kelime idi.herşeye dayanırım her acıya..ama umutsuz bir hayat...ha olmuşum...ha umudum bitmiş.Bu yuzden kalktım yıllardır oturdugum koşemden..bu yuzden sonbaharı ,Yaz  mevsimine dondurmeye çalıştım..yorgun ayaklarımla,son kuruşumla yollara dokuldum ,bu yuzden.İlk kez hiç duşunmek istemedim ne olacagını..inanmadan atıldım aşk cadısının kollarına ..hiç bilmedigim cumleler kurdum ,kendime şaşarak....İnandım hatta tum yalanlara..inanmak istedim.Eskimiş ,kohnemiş ,bayagılaşmış,guzellikler aradım geçmiş gunlerden.O degildi aradıgım..anladım.Gencecik ,tazecik ,filiz gibi umudumdu aradıgım...gençligimdi...aradıgım..toz a donuşmemiş gunlerimdi...aradıgım..yana yakıla,gozyaşları ile,yalanlarla aradıgım...çok eski bir şeydi aradıgım...içimin derinlerinde kalmış bir UMUT ...yeniden gencecik olacagım bir umut.Yaşanmamış gençligimi geri getirmenin umudu..Bir serap gordum çolde...BEN.koştum o seraba...inandım hatta...umutlu ve sıcak bir hayaldi..içim çok uşumuştu..ısındım azıcık o hayalle ben...yırtık pırtık oldu dizlerim surundum peşinden..nefesim kesildi...yaşlı gozlerim daha çok agladı ..daha çok...kaybettim o hayali..vazgeçtim ruya gormekten..kıçına bir tekme vurdum hatta serabın.!!yine SONBAHAR...yine hazan sarısı....çıplak agaç dalları ..saksagan kuşları....deniz...sessizlik...UMUDUM nerede peki?

23 Aralık 2012 Pazar

Can takıntısı..

Aslında canım sıkılmıyor..evin sessizligi ,televizyonsuzlugu belki garibime giden.onca gurultulu gunlerden ,yıllardan sonra bu sessizlik alışık olmadıgım bir ses.Çıkıp sokaklarda dolaşsam hava soguk,karanlık.Acaba insanmı ozluyorum konuşacak?o da degil gibi.ne oldugunu bildigim birşey degil bu.Sanki seyahat etmek istiyorum hiç bilmedigim kentlerde dolanmak..orman ,kar,dumanı tuten kuçuk ev goruntuleri..ya da bir deniz kıyısı..kış degil ama..ılık bir sonbahar olsun..yuzeyim hatta ,uzaklaşayım kıyıdan,az insan olsun kıyıda..sevimli ve meraklı emekliler olsun..bebekli anneler..şişko sevimli bebek yuzlerini izleyeyim çayımı yudumlarken..agucuk!!!yapayım gulerek onlara..içim sevgiyle dolsun o melek yuzlere bakarken...kitapsız olayım bugun..kayıtsızca etrafda gezdireyim gozlerimi..kulaklarımda dalga sesleri olsun..sevdigim olsun yanımda.Guldursun beni..yetecek kadar param..verecek sevgim olsun..Hiç bir şey sormasın bana..bende merak etmiyeyim hiç bir şeyi..Az konuşalım ,denizin maviligine bakarken ,havanın guzelliginden soz edelim..tek derdimiz bu olsun...can takıntısız olsun..can rahat olsun..can cananı ile olsun..belki seyahat bile gerekmez..bilmiyorum.

Ev...

Sevdigimiz kişi ile evimiz,ruyamızın bir parçasıdır..oysa o olmadan orası sadece bir ev.

Dostlar...arkadaşlar..

Oncelikle biz sevelim derken olduren bir toplum oldugumuzu kabul edelim!!olduremezsek sakat bırakırız en azından..Aslında ne kopabiliriz birbirimizden,ne de birlikte yaşamayı dogru duzgun beceririz.Varsa yoksa didişme,laf sokma,giydirme...arada bunalıp guleriz ,hatta konu bile degiştirmeyi deneriz.Fakat bir turlu halledemeyiz aramızdaki konuyu ya da sorunu.Çunki suçlarız,yargılarız,ders vermeye kalkarız,olmadı nasihatlara başlarız,ornekler verdigimizi sanırız.Ve fakat bir turlu yolunda gitmez bir şeyler..Evini eleştiririz,eşyaları olmamıştır,makyajı fazladır!!yazdıgı yazıyı aşagılarız..hemde mizah yaptıgımızı sanarak dupeduz aşagıladıgımızın farkına bile varmayız.En ozel dertlerimizi hiç duşunmeden apaçık seriveririz onlerine.onlar da açsın diye duşunuruz..anlatırız da anlatırız..gunler ,geceler boyu bitmez sozlerimiz..onları ne denli bunalttıgımızın farkında bile degilizdir.bir ozel hayatları oldugu   hiç aklımıza gelmez.Oyle bir kaptırmışızdır ki kendimizden bahis etmeye...karşıdaki sıkılmışmı,uzulmuşmu ?bir an bile duşunmeyiz.Ustune ustluk dun soyledigimizin...bugun..tam tersini yapmaya başlarız!!!tutarsızlık,dengesizlik,edepsizlik alır başını gider artık.Dostlarımızın hepsi aynı anlayışta,aynı olgunlukta olmayabilir.bizde olmayabiliriz..Bu sefer başlarız suçlamalara cevap vermeye..gereksiz kırgınlıklar..saçma sapan meydan okumalar,havada bir bıçak gibi dolaşır durur sozler...Koşemize çekilip yorgun argın...duşunebilirsek eger...Ne ekiyorsak onu biçiyoruz..Once saygılı olmayı,duşunceli olmayı,herşeyin yerli yersiz konuşulmayacagını,sorumlu davranmak gerektigini,suçlanmadan,yargılamadan da konuşuldugunu unutmamalıyız.Hayatımızda olan yakınlarımızdan once genel bir ozur dilemeliyiz.verdigimiz hasar nedeni ile.ozrumuzun degeri anlaşılsın diye beklemeyi bilmeliyiz....Sonra kendimize yeniden bir çeki duzen verip...her bir sozumuzu olçup biçip tartarak...nereye varacagını iyi hesap ederek...ya da susarak..her neyse artık.İNSAN gibi davranma erdemine ulaşmalıyız..dostlugun ,arkadaşlıgın çok zor inşaa edilip bir anda yerle bir olacagını hesap edebilmeliyiz..Kendi adıma tum dostlarımdan,arkadaşlarımdan ilk ozuru ben dilemek istiyorum...Lutfen kabul buyursunlar...ve ...iyi kotu her gunumuzde birlikte olalım inş....dostlugun dışında...İNSAN OLARAK BİRLİKTE.....

Bagışlamak..

Bagışlamak once TANRI ya mahsus.fakat bizde Onun eşşiz varlıgından soluk yansımalarla yaratıldıgımız için,bu ozellik bizlerde de mevcut.Olmayacak her turlu haltı işleyip ,dua ederek bagışlanmayı bekleriz.Kitabımız bize daima af dilememiz gerektigini sık sık hatırlatır.Hal boyle iken kaçımız gerçek affediciligin sıcak merhametini ve sessizligini gosterebilir?bizim aflarımız hep şartlara baglıdır!!!bundan boyle şoyle davranırsan seni affederim!!!maalesef şartlar one surmeye çok meraklıyız her konuda.Duşunmeyiz hiç...insan once kendini affetmelidir.Kendimizi affetmek hiç te sanıldıgı kadar kolay bir iş degildir.tabii bu vicdan muhasebesini guncelliyen kişiler için geçerli bir tavırdır.Bir goz atalım bakalım,buyuklu kuçuklu kaç gunahımız için once ve once yalnızca kendimizi..yurekten...kaç kez affettik?yaptıgımız iyi şeyler gibi...yaptıgımız kotu şeylerde iz bırakır ruhumuzda.Her ne yaşadıysak ...neden yaşadıgımızı? neden vazgeçtigimizi? duşunurmuyuz gerçekten?kuçuk bir çocuk gibi ,alıp karşımıza kendimizi...suçlamadan sevgiyle sorular sorarmıyız kendimize?anlamaya çalışırmıyız kendimizi?Once kendimizi affetmeyi başarır isek...geçmesini,silinmesini bekleriz yaşananların,ruhumuzdan....ruhlardan.Zaman en buyuk silgi derler..unutulmasa da hiç bir şey...hafifletir o buyuk silgi ,izleri.gerçekten kendimizi ..sonra ...başkalarını ...affetmeyi başarır isek.İşte o vakit sessizce sevgiyle kucaklarız tum hayatı..orada suçlamalar,geri donuşler olmaz artık.el sıkışır hatalarımızla...geçmişin kucagına bırakarak onları...bugune ve yarına yururuz...neşeyle ...hafiflemiş..hatta mutlu?

22 Aralık 2012 Cumartesi

yazar olma hayali

D&R kitapçısından,dostumun hediye ettigi ama benim seçtigim kitabı okumaya başlayınca,tum çocuksu yazarlık hayallerimin suya duştugunu hissettim.Zaten kasa kuyrugunda beklerken,az ilerde iki erkek muşterinin yumruk yumruga birbirlerine girmeleri hiç de hayra alamet degildi gunum için.Kavgadan urkerek dostumu ve kendimi geriye dogru atışım..Kasiyerlerin(bizim sıradaki erkek digeri kız)ilgisinin ,para odemek için bekleşen bizlerden,itişip yumruklar savuran,biri uzun boylu digeri kısa boylu iki adama çevrilmesi.O sırada koskoca magazada hayatın normal akışının bir sureligine durmasına neden olmuştu.Biz şaşkın kitapseverlerin boylesi şık bir avm de ,zengin ,isimli bir kitap,ıvır zıvır magazasında,aksiyon filmlerini aratmayan çabuklukta ve serilikte hamlelerle birbirine saldıran iki gozu donmuş adamı izliyor olmamız ,yeteri kadar ilginç sayılabilirdi dogrusu.Guvenlik gorevlilerinin olaya mudahalesi(kısa boylu olan guvenlikçi bir ara yumrugu aldı çenesine!!o sırada)uzun ve kısa boylu iki guvenlik gorevlisi,kısa ve uzun boylu,ofkeli iki adamı çekiştirirken sakinleşmeleri için...kavga eden uzun adamın beş yaşlarındaki kucuk oglu...Gap yazılı lacivert penyesi kuçuk kot pantolonu ile şaşkın ,korkulu bakıyor..sahipsiz ,kaybolmuş bir hali var.Hayır !!aglamıyor.Kısa kavgacı adamın tatara benziyen yuz hatları,şiş goz kapakları var.Sıkılmış boynunda kırmızı kırmızı parmak izleri..En tuhaf olanı,hiç kufretmeden ve bagırmadan dovuşuyor olmaları..yalnızca birbirlerine odaklanmışlar..sanki sade ikisi var orada.bizler yokuz.Onlarca personel guvenlik gorevlileri,kadın ,erkek ,çocuk muşteri gozleri yok sanki.Bizim bir arkamızda yaşlıca bir adam..elinde bej rengi ,boynunda kırmızı kurdelesi olan bir yılbaşı ayıcıgı.Sıra sonlarında şişman bir kadın..elinde iki dvd..biri Dr jivago!!(hep çıkar karşıma bu film nedense)digerinin adını okuyamadım tombul parmaklarından.Tüm bu olan biteni üç dakika içinde gerçekleşiyor oluşunun hayret vericiliği...Zorla birbirlerinden ayrılan iki adamın mağzada ayrı ayrı köşelere götürülüşü (çocuk da gitti babasının elini tutarak, hala ağlamıyor, vakur ve anlayışlı görünüyor) kasiyerin (bizimki erkek olan, gülerek deli bunlar demesi) Evet hanım efendi kredi kartı? Nakit? Kredi kartı. Hayatın normale dönmesi kucuk dedikodu sesleri yorumlar, sıra kavgasıdır? sanmam. Birşey mi çaldı dersin. Yok öyle değil gibi. Bilmiyoruz hiçbirimiz bilmiyoruz neden dövüştüklerini. Merak ediyoruz evet, ben en çok çocuk için üzülüyorum.

Yeni kitap çantamda, sabırsızım. Hediye edildiği için şükran doluyum. Bir an önce eve ulaşmak istiyorum, hava çok ıslak, hayır yağmıyor. Eriyen kar ıslaklığı kaldırımlarda, vıcık. Telaş soğuk, otobüs geç geliyor, yeni eldivenimin tekini takmış iken. Boş yer var mı? evet var. Oturuyorum ve özenle diğer eldiven tekini takıyorum sağ elime. Az sonra ineceğim gerçi, olsun. Uzun süredir aldığım ilk eldiven bunlar umarım kaybetmem. Eskisi kayıp, rengi kırmızı idi. Kızıma telefon, meyve alayım mı? Hayır alma var evde. Nerde kaldın? Anca, trafik falan napayım.

Ev sıcak çay taze kitap yeni.


Tüm iyi ve kötü yazarlık hayallerimin suya düşüşü. Hayallerimin suya dönüşmesi boz bulanık. Yazarı takdir gıpta düpedüz kıskançlık. Yazdığın tüm saçmalıkları yırtıp atma arzusu. Yazarlığa dair küçük bir umut kırıntısı içinde. Mecbur muyum bu kadar iyi olmaya yahu endişesi. Ucuz ve sıradan yazmalarına rağmen liste başı olan yazar istatistiklerinin muhasebesi. Hafif bir rahatlama hissi. Yazmaya devam nolursa olsun, korkmuyorum. Kaybedecek bir şey yok.



21 Aralık 2012 Cuma

Yeni kuşak..

Az once kızımın da içinde oldugu BUMK aralık ayı konserlerinden dondum tek başıma..Oncelikle onu ilk kez sahnede izlemek (universite yıllarında)heyecan verici bir duyguydu.Uç ayrı koro çıktı sahneye..klasik koro,caz korosu ve rock korosu.Hepsi birbirinden harika çocuklar..bazılarının aileleri vardı ..ama çogunluk arkadaşlarıydı izleyiciler.Salonda ve kapı onunde muthiş bir enerji ve buram buram gençlik kokusu doluydu.İzleyiciler gençlerden oluştugu için alkış komiklik gırla gitti tabii..hatta rock koristlerinden bir gence ,izleyicilerden bir kız çıglık çıglıga ,sana aşıgımm!!!!diye ilanı aşk ediverdi hepimizin onunde.Çok tatlıydı..Her biri ana kuzusu genç delikanlılar,dunya tatlısı genç kızlar...asık suratlı bir kişi bile yoktu aralarında.organize ,disiplinli,ama muziptiler..Konser çıkışı onları birbirleri ile yalnız bırakarak eve dondum..Hepsi gelecegimizin farklı meslek grubundan gençler olacaklar..Aile kuracaklar veya yalnız yaşayacaklar..umarım ve dilerim yaşamları dopdolu geçsin..Rengarenk ve onlara çok yakışan turlu model şapkaları,renkli kotları,uşumuyormu bu çocuklar ?diye içimin titredigi ,incelikte montları,taşkın gençlik sevinçleri,kahkahaları,kırmızı saçları,ile ..Kanka napalım şimdi??nidaları içinde ..etrafda açık bulunan içki sigara cips biskuvi satan dukkan onlerinde toplaşarak..bıraktım onları gecenin içinde...TANRI hepsini korusun ve gozetsin...Onlar bizim gençligimizden daha akıllılar..inşaallah mana katmayı,duygu katmayı unutmazlar hayatlarına..Yeni kuşak çocuklarımızın hepsini kucaklıyorum..onları çok seviyorum..

Çok sevgili kendim..

Ne çok kelime,ne çok duygu, birikmiş içimde..Farkına vararak ama anlam katamadan geçen ne çok zamanlar var..Farkında olmadan dogru insanlara rastlamışım..farkında olmadan negatif kişileri sokmuşum yaşamıma meger.Hayat her zaman iyi başlangıçlarla açılan bir sahne degil maalesef..Benim payıma da herkes kadar hayırlar ve şerler duşmuş ne yapalım.Çok sevgili kendim..duşuk goz kapaklım!!muzip bakışlım..en kotu huyum ,alaycılıgım(artık yapmıcam)eli çabuklugum,baştan savmalarım,duyarlı kişiligim,bazen bir okuze donuşmelerim!!geveze çok bilmiş bir serçe gibi şakımalarım..canım isterse muhteşem bir varlıga donuşuvermelerim..bazen de sefil bir vurdumduymazlık içine duşmelerim..sevmelerim...kalp kırgınlıklarım..zalimce kaçışlarım..istemeye istemeye donuşlerim..(kendimi anlıyamagım için dogru donuşler yapamayışım)dominant baskıcı anneligim..çok duyarlı anneligim..gereksiz fedakarlıklarım..çocugumu yerli yersiz ovmelerim(saçmalıgın dibi artık)Çok sevgili kendim...çalışkanlıgım...aceleciligim(bu da kotu)tez canlılıgım(yaradılış işte ben napimm!!)naifligim,herşeyi ogrenmek isteyen meraklı ogrenci tavrım....maymun iştahlılıgım..başladıgım bazı işleri aynı hevesle surduremeyişim..dostlugum..arkadaşlıgım..uzduklerim..istemeden..bazen bilerek.ama hiç bir kotulugu bilerek ve tasarlayarak yapmamış oluşum.Çok sevgili kendim...guzel cumlelerim..aşk sozlerim..aşk adına bildigim her fedakarlıga katlanışım..aglayışlarım...kahkahalarım..gulerken sandalyeden yuvarlanmalarım!!Her ne varsa acı tatlı hayata dair,mutlaka gulecek bir taraf buluşum..En degerli armaganım ..KIZIM...sınırsız şukran duyuşum TANRI ya..tovbelerim..tovbe bozuşlarım..tekrar ve son kez tovbe edişim.(tum olumsuz davranışlara)evet !!son sozlerimizi hiç bir zaman soylemeye fırsat bulamayacagız..daima eksik kalacak bir şeyler..kelimeler..ve bizden sonra da akacak hayat bildigi gibi..Ben yalnızca ve once kendimden sorumlu oldugumu bilecegim..kendime kızsam da kendimi sevecegim..deger verecegim...kendime iyilik yaparken başkalarına da faydam oldugunu anlayacagım..Çok sevgili kendim....sana sımsıkı sarılıyorum..seni seviyorum..sana yaşamında şifa ,anlayış,farkındalık,sevgi diliyorum...seni hiç unutmayacagıma soz veriyorum..sevgili kendim...

İstanbul ve kar..

Gerçi aman aman yagmadı..ama beklemedigim zamanda uçuşuverdi havada beyaz beyaz kar...Tarihi filmleri romanları hep çok sevmişimdir.Ozellikle etkilendigim bazı kitaplar..Orhan pamugun ,Benim adım kırmızı..kitabı mesala.Binbeşyuzlu yıllardaki İstanbulun o çok sert geçen karlı kış gunlerindeki bir olayı anlatır.Ya da yine Karadenizden gelen dev buz kutlelerinin bogazı kaplaması ,o gunlere ait siyah beyaz fotograflar..Ara guler in meşhur Taksimden Beyogluna bakış fotografı ..siyaz beyaz ve karlı ...treleybusler..doneme ait giysiler içinde telaşlı İstanbul insanları...Kar altındaki Bogaziçi universitesinin muhteşem manzarası..karlar içindeki eski Osmanlı mezarlıkları..koca koca sarıklı arapça yazılı mezar taşları...kimisi yana kaykılmış..kimi dik..yuzlerce yıl oncesinden İstanbulu izleyen sessiz ,kimsesiz ruhlar..Havadaki pus...yuregimde huzun..Binlerce insanın çektigi çileden ,trafigin çıldırmasından,karın getirdigi eziyetten soz etmek istemiyorum.bunlar hepimizce malum zaten..ben yalnızca hep merak ettigim karlı İSTANBUL u yaşıyorum..bir kuçuk evden sokagı izleyerek..Sabah ı izliyorum içimde bin turlu duşunce..sıcacık çay ..sıcagın getirdigi guven duygusu.biliyorum çok çok insan işinde gucunde kendi sıkıntısında,mutlulugunda..Ben de soyutlamış degilim kendimi irili ufaklı dertlerimden..Ama bir sure ..sadece şu yazıyı kaleme aldıgım kısacık bir sure...Yalnızca havada kararsızca uçan bembeyaz mucizeye bakmak ,karlı bir İstanbul anını hissetmek,havadaki o degişik kokuyu içime çekmek istiyorum.Bu an yalnızca bana ait..ve bir daha aynı duygu içinde bu anı yaşamayacagım..bunu biliyorum.benim için onemli yalnızca..Yaşım ilerledi..İSTANBUL da yım..onemli kararlar vermem bekleniyor hayatım adına.sevgi adına..ait olma adına..bende bekliyorum kendimi..ve merak ediyorum çok..kimseyi ne bekletmek ne de uzmek istiyorum..fakat kendimi de uzmek istemiyorum..kimse baskı yapmasın istiyorum..ne olacaksa dogal sureç kendini tamamlıyarak olsun ..bunu diliyorum..Anlıyorum ve anlayış bekliyorum..Kar durdu.karşıdaki tek çam agacının ustunde hafif hafif beyazlıklar pudra şekeri gibi..yokuştan aşagı kar suları akıyor..fazla degil...tek tuk arabalar geçiyor..karga sesleri...bakkal açık..içerde kızım uyuyor en genç uykusunda...içimde umut bugune ve yarına dair..kendimden umutluyum hala...ne guzel ne guzel...kuçucuk bahçemde yapraksız bir erik agacı..İSTANBUL da bir erik agacı direniyor kış a..soguga..birlikte bekliyoruz geçmesini gunlerin..KAR ,İSTANBUL, bahçedeki kuçuk erik agacı ve ben...

20 Aralık 2012 Perşembe

Bir şey..

Kapanmış gorunebilir.hatta terk edilebilir.yok sayılabilir.olmamış gibi davranılabilir.goz yumulabilir.Herkes aptal sanılabilir.uyanıklık yapılabilir.kuçuk hesaplar yapılabilir.çaktırmadan dursun bir kenarda denebilir.guya terbiyeli ve centilmen davranılabilir.unutmamış olabilir.unutulmamış olabilir.unutmak istenebilir.korkulabilir,meydan okunabilir,o da haksız ama!!şımarıklıgına duşulebilir,o da yapmıştı acizligine sıgınabilinir,bir şey...bir şey...bir şey...herşey olabilir.Ama sanılmasın ki herkes kordur,sagırdır,saftır,salaktır..HAYIR!!!butun cingozluklerin herkes farkındadır...sadece cingoz oldugunu sanan bunun farkında degildir.Ya da tum bilinenlerin dışında bambaşka bir hesabı ...BİR ŞEY i vardır.

Belki...

Belki umit etmek istiyoruzdur.,her turlu umutsuzluga ragmen..belki korkuyoruz dur o son sozu duymaktan.Belki insani zaafların hayatları nerelere savurdugunu gordugumuz için ,artık guvenemiyoruzdur kimselere.aşk adına..sevda adına..Beklemenin ve sabırın aptallık olarak goruldugu bir çagda yaşıyoruz maalesef.Hele onur,gurur,haysiyet dedik mi çil yavrusu gibi kaçışıyor insanlar etrafdan.Varsa yoksa duşunmeden verilen kararlar.tepkisel davranışlar..KİMSENİN BEKLEMEYE VE ÇİLE DONEMİNİ sabırla sessizce,Allaha guvenerek geçirmeye niyeti yok gibi gorunuyor.Oysa kimsenin kimseden gittigi falan yok..donecegi de yok. Neyi gerçek anlamda sevmiş isek deger vermiş isek,emek vermiş isek...O    kişi uzaklaşmış gorunse dahi ,bizim içimizde olecegimiz gune kadar yaşamaya devam eder.Artık ayrılıga dahi inanmıyorum ...insan sevdalandıgı kişi olse dahi onun bir yerlerde yaşadıgını,boyut degiştirdigini hisseder.AH!!bu sabırsız yuzyıl..bu gunubirlik ilişkiler..bu maymun iştahlılık,bu bile bile gitmeler...DONMEK istemeler..donunce bıraktıklarını aynı yerde bulamayışlar..ofkeye ,sabırsızlıga,yenilmeler..Yeni bir ogrenişin zorlugu.eskinin kaybolup gitmesi ufukta.Eski alışkanlıkların depreşmesi,amannn!!!olursa olur demeler!!kızgınlık hatta.Zordur beklemek..sarsıcıdır degişmek...yeni alışkanlıklar ,dogru davranışlar geliştirmek yorar insanı.Ama bir sure yoruluruz...DOGRU ,ASİL,SOYLU,İYİLİK ,MERHAMET,SABIR,GUVEN,İNANÇ,TESLİMİYET,RAZI OLMA,BEN EGOSUNDAN VAZGEÇME,SEN E YURUME..TUM BU GUZEL DUYGULARI KALBİNİN EN DERİNİNDE HİSSETME..yaratılmış her ne varsa onlarla bir hissetme kendini.herkese kendine verdigin degeri verme.(kendimize ne denli deger veriyoruz?once ve hep bunu duşunme)soz ile yazı ile şarkı ile uzatılan elin farkına varmak.Kendini ve kimseyi suçlamadan duşunmek..anlamak ..anlamak..anlamak...Belki zehiri şerbete donuşturur?inanmak,guvenmek anlamak bizden..tek yardım..ALLAH tan...

Zaman hakkında iki kelime..

Eski Yunanca da zaman için iki kelime var.KRONOS VE KAİROS. Kronos kronolojik olarak zamanın tanımını yapar,yani birbirini takip eden saniyeler,dakikalar,saat,gun ,ay,yıllardan soz eder.KAİROS ise zamanın içerigini ,o zaman zarfı içinde ortaya çıkan duşunce ve duyguların kalitesini ifade eder.Bu ayırımın insan yaşamında onemi var mı?KAİROS insan ilişkilerinin kalitesini gecen zamanı da duşunerek degerlendirir.Otuz yıllık evlilikler KRONOS(yıllar hesabı ile) bakımından gerçekten otuz yıllık evliliktir.takvim bunu belirtir.Ama otuz yıllık evlilik KAİROS (ilişkinin kalitesi duygu yogunlugu)bakımından bomboş bir evlilik olabilir.Bazen kişiler otuz yıllık eşlerini (kadın veya erkek fark etmez)kısa bir sure once tanıştıkları biri için terk edebilir.Bu yabancı ile birlikte yaşananlar iç dunyaların paylaşımına ve insanların yakınlaşmasına neden olabilir.Ne tuhaf degilmi?eger otuz yıllık evlilik gerçek anlamda doyurucu ve anlamlı kılınmamış ise ,kişi uç beş aydır tanıdıgı bir kişiyi otuz yıllık eşinden daha iyi tanıdıgını duşunebilir.Bir ilişkiye sadece geçen zamanı baz alarak bakmak yanlıştır.O ilişkiye hem geçen uzun zaman açısından,hem de o zaman içindeki deger ,anlam,saygı,sevgi kalitesi yonu ile bakarsak gerçek cozumlere yaklaşabiliriz.(Dogan cuceloglu

Uygulamalar..

Bugune dek yeteri kadar konuştum luzumlu luzumsuz her konuda.Bugunden itibaren artık daha az konuşma,daha çok duşunme ve duşuncelerimi hayata geçirme vakti.Oyle atıp tutmakla geçmiyor hayat.Adama sorarlar ,iyi guzel konuşuyorsun ama peki duşuncelerin adına ne yaptın ?diye.İşte zurnanın zırt!!dedigi yer de tam orasıdır.Oturduk,duşunduk taşındık,kederlendik,sovduk saydık,hatta anladık,her konuyu gucumuz yettigince.Peki bundan sonra ne olacak sorusuna çok net bir yanıtımız yok henuz.Amma velakin bazı konularda iyi kotu bir fikrimiz mevcut.Mesela hayatın çok ciddi bir konu oldugu tarafımızca malum.İnsanların hayatına canın istedigi zaman girip,canın istemedigi zaman çıkmanın hiç te dogru bir tavır olmadıgını biliyoruz artık.Bu biçimde sorumsuz davranışların geride gozu yaşlı bir yıgın insan,ofke,yalnızlık,saygı kaybı,maddi manevi kayıplar getirdigini gayet iyi goruyoruz.Ve fakat olmuşla olmuşe çare olmadıgını da bilecek yaştayız.O halde ,içimizde halledemedigimiz her ne konu varsa ,onu hayatın ve gunlerin içinde yaşayarak halletme yoluna gitmeli diye duşunuyorum.Kendimiz ve kapasitemiz hakkında bir fikrimiz var.VE çalışmak ,uretmek her zaman iyi gelir insana.İNSAN ,ÇALIŞIRKEN,çok daha iyi bir şeyi denemiş olur.Hem hala gucunu sınar,hem bir işe yaramış olur,hem yeni birşeyler ogrenir.Peki bu kolay birşeymidir?HEM EVET HEM HAYIR!!ama hayat devam etmekte ve ihtiyaçlar ortadadır.el el ustunde oturup,duşuncelere dalmanın,ne yeri ne de zamanıdır çunki.Vakit degerlidir..zaman akmaktadır.ve sorunlar bir tepe gibi yıgılmış bize bakmaktadır.O halde işe koyulmanın vakti gelmiş demektir.Belki her bir sorunu halledemeyecegiz..belki uzulecegiz..belki gulecegiz..ama YAŞAYACAGIZ CANIM KARDEŞİM!!YAŞAYACAGIZ VE KENDİMİZE SAYGI DUYMAYI OGRENECEGİZ.Herkes kadar payımıza duşeni,neyi hak ediyor isek onu alacagız hayattan.Yaşadıgımız ve etrafa yaşattıgımız her ne varsa onun sorumlulugunu,onun uzuntusunu,yalnızlıgını,yoksun kalmayı ogrenecegiz.Kolay bir hayat yok maalesef.Çok şukur hala hayatta hala saglıklı ve hala pek çok degere sahibiz.Bu gucun farkında olarak ,şukran duyarak,yaşamaya anlamaya,ogrenmeye DEVAM...

18 Aralık 2012 Salı

SORULAR?

Ozellikle buyuk harf kullandım.cunki vlearlıgımızla,seçimlerimizle,o seçimlerin sonuçları ile ilgili pek az soru sorarız kendimize.Her halt hakkında pek meraklıyızdır,işimize yarayan yaramayan herşeyle ilgiliyiz.Bir tek KENDİMİZE karşı ilgisiziz.bizi anlamamışlardır,biz aslında şoyleyizdir,boyleyizdir,karşımızdaki yalancıdır,anlayışsızdır,şudur budur.KENDİMİZ hariç herkes suçludur.hayat izin vermemiştir,şansımız azdır,çok çalışmışızdır,başımıza gelmeyen kalmamıştır.Para kaybetmişizdir,şanssızlık işte,bizim hiç suçumuz yoktur.Çocuklugumuz hariç ,başımıza sardırdıgımız herşeyden biz sorumluyuz kardeşim!!SUÇLUYUZ demiyorum kesinlikle.SUÇLU degiliz kesinlikle.fakat bilinçsiziz,korkagız,tembeliz,yalancıyız,suça meyilliyiz,anlayışımız kıt,ogrenmeyi sevmiyoruz,ogrendigimizi uygulamıyoruz :(bu çok onemli)car car konuşuyoruz kardeşim.Durmadan saçma sapan konuşuyor ,onu bunu suçluyor,geçmişimizden kaçıyoruz.BU EN BUYUK YANLIŞIMIZ İŞTE!!!SUSUNCA ,DUŞUNMEYİNCE,HERŞEY HALLOLUR SANIYORUZ.Oysa bir tek kendimizle ,geçmişimizle ,bugunumuzle,uc yıl sonraki kendimizle(omur varsa tabii)ilgili çok tarafsız ,çok adil,hiç kendimizi suçlamadan,yalnızca kendimizi anlamaya çalışarak...İLGİLENMELİ VE DUŞUNMELİYİZ.çocuklarımızla ,onları nasıl yetiştirdigimizle,ne kadar az vakit ayırdıgımızla ilgili duşunmeliyiz.Eşimiz dedigimiz insana verdigimiz ,vermedigimiz,degerle...onu suçlamalarımızla,onu degersizleştirmemizle,kendi ayarımızı da duşurdugumuzu çok iyi degerlendirmeliyiz.Burada esas olan tam bir objektif ve tarafsız bakış açısıdır.eger bunu becerebilir isek,nerelerde dogru,nerde yanlış yaptıgımız apaçık serilecektir onumuze.HA hadi bunu becerdik.O zaman yeni bir seçimle,yeni ve dogru bakış acısı geliştirip,ustelik bunu içselleştirip,tam bir samimiyetle uygulamaya başlamalıyız.nerden hangi karardan başladıgımızın hiç onemi yok.YETER ki başlıyalım bir yerden.degişmekten korkmayalım,iktidar peşinde koşmayalım,karşımızdaki insandan korkmayalım.KENDİ mizden hiç korkmayalım.(bu da çok onemli)belki kayıplar ve geride bırakmamız gereken insanlar olabilir.BU bize acı da verebilir.kendimizi tanıyalım,kime ne için gittigimizi iyi bilelim.ONCE KENDİMİZE DURUST OLALIM...başıma gelen herşeyden biz sorumluyuz.YENİ KARARLARIMIZDAN da yalnız biz sorumlu olacagız.bu bilinç ile yolumuza devam edelim ..diye duşunuyorum..bilmiyorum siz ne duşunuyorsunuz bu konuda?  kendimize yapılmasını istemedigimiz hiç bir şeyi başkasına yapmayalım.

Kararlarımız..

Hangi konuda olursa olsun ,ayagımıza çorap bile seçerken,marketten pirinç alırken,evlat sahibi olmayı arzularken,aşık olurken, hep bir karar vermek zorunda kalırız.Hep dogru çorabı seçemedigimiz gibi ,saçma sapan bir yıgın seçim yaparız hayatımızla ilgili.Uzerinde gerçekten iyice duşunmedigimiz için,bir sure sonra aldıgımız çogu karardan pişmanlık duymaya başlarız.Çunki çogu kararımızız tepkiseldir,eski alışkanlıklarımızın etkisiyle verilmiştir.Gerçek bir degişim getirecek kararlardan nedense kaçınırız,korkarız,erteleriz.Bu duşuncelerle sıg yuzeysel,sorunu gerçekten halletmeyecek kararlara yoneleriz.Degişim sarsıcı bir duşuncedir çunki.Emek ,disiplin,uzerinde sık sık duşunmeyi gerektirir.Eger hakiki bir degişime karar verirsek her zaman oldugumuz kişi gibi davranamayız artık.Nalet ve ofkeliysek,guleryuzlu ve anlayışlı olmamız gerekir.pinti isek comert,korkak isek cesur,çekingensek ,girişimci,kısaca oldugumuzun tam tersi bir davranış modeli gerçekleştirmek,ustelik bunda direnmek ve alışkanlık haline getirmek zorundayızdır.Zorundalık degil aslında.sadece yeni aldıgımız kararların arkasında durmak..vazgeçmemek.Tum yapacagımız bu kadar basittir.hiç bir yeni karar kolayca ,hemencecik,emeksiz ,gerçekleşmez malesef.SEÇİMLERİMİZDE GERÇEKTEN OZGURUZ.KOLAYCILIGA KAÇABİLİRİZ..VEYA ZOR OLANI DOGRU OLANI DENEYEBİLİRİZ.SEÇİMLERİMİZ HAYAT BİÇİMİMİZİ,KİŞİLİGİMİZİ BELİRLER.O halde hep birlikte veya tek olarak duşunelim.bir yıl sonrayı..uç yıl sonrayı.yaşamdaki gerçek amacımızı sorgulayalım.Ya hiç bir karar almadan kaskatı ve arada bi yerlerde kalalım.ya eski alışkanlıklarımıza sıgınıp tekrar tekrar aynı hataları yapalım.VE YA GERÇEK DEGİŞİMİ BAŞLATIP,YOLUMUZDA YURUYELİM.YANIMIZDA KİMLER OLSUN İSTİYORSAK O OLSUN.O KİŞİ AYNI BEDENDE AMA YEPYENİ BİR DEGİŞİMİN IŞIGINDA OLSUN.BİRBİRİMİZE,YARDIMCI OLALIM...Ama bunu başarabilmek  için once kendimize yardım edelim.once kendi hastalıklarımızı tedavi edelim.ve herkes lutfen once kendi iyiligi neyi gerektiriyorsa,kimseye sıgınmadan,korkmadan,o iyilik halini gerçekleştirsin.TANRI HEPİMİZİN YARDIMCISI OLSUN..

17 Aralık 2012 Pazartesi

Racon.

Yol ,yontem,usul.Turkce sozluk karşılıgı bu.Daha çok delikanlılık raconu ya da mafya dunyasında kullanılan bir kelime.Kullanıldıgı alan nedeniyle fazla itibar etmedigimiz hatta racon kesmek olarak kuçumsedigimiz bir sozcuk.Oysa gerçekten yol yontem bilişi en guzel ifade eden argo sozlugun eşsiz kelimesi.Sozgelimi eger beklemedigimiz bir kişi tarafından ,usule uygun bir tavır gorur isek;istemeden de olsa ..Adam raconu biliyor kardeşim!!deriz.Hangi konuda usule uygun davranmak gerekir peki?her konuda diyorsunuz oylemi?evet bende katılıyorum bu goruşe.Mesala sevdalanma...ancak yol yontem usul bilen bir adamın veya kadının dort başı mamur bir ilişkisi olabilir,hadi dort dortluk iddialı bir kelime ama...SIRADIŞI bir aşk olacagı kesindir.En çok izlenen filmlere bakın,unutulmaz kişiler ya aşk içinde kalmasını çok iyi becerirler..ya da gitmeyi ..iyi bilirler.Her ne yaşıyorsak onu degerli kılan aslında racona uygun davranmış olunmasıdır.Ama racon kesmenin!!!hiç kolay bir iş oldugu sanılmasın.Bir kere racon comertlik gerektirir.olumune fedakarlık(kız vurulacak iken silaha govdesini siper eden başkası ornegin.)ya da aşık oldugun kadının mutlulugu için gitmeyi onu terk etmeyi goze almış olmayı gerektirir...agırbaşlı bir tavrı vardır RACON un.hiç arsız degildir.karşılık beklemez kesinlikle.oyle icap ediyordur ve yapılmıştır.Bu denli net bir tavırdır.Sorgulanmasına izin verilmez.oyle olması gerektigi için yapılmıştır çunki.Herkes racon kesebilirmi peki?HAYIR herkese uygun degildir racon.laf olsun diye yapılan ile gonulden yapılan arasında daglar kadar fark vardır çunki.Açıkcası her insana yakışmaz da.Gizlice yapılanı daha makbuldur.ama açık samimi ve gonulden yapılmış olması esasdır.Uymayan adam da sırıtır,ucuzlar,bayagılaşır.Gostere gostere yapılıyordur çunki.ille de fark edilmesi istendigi için ucuz atraksiyonlara başvuruluyordur.Gerekmedigi halde yapılanı vardır..o en acıklısıdır maalesef.çunki soylu bir eda ile yapılıyor gorunsede gizli bir amacı vardır.ya takdir bekliyordur yapan..ya da fark edilmek içten içe.YOL ,YONTEM ,USUL ,bilinmeyebilir...ama ogrenilebilir.en onemlisi de racon kesilecekse eger...gerçekten karşı tarafdan hiç bir beklenti olmadan ,başa kakmadan,belli bile etmeden,raconu fark eden kişi teşekkur ediyorsa eger,mahçup bir gulumseme ile konu geçiştirmeli hatta degiştirmelidir.diye duşunuyorum..

16 Aralık 2012 Pazar

Erozyon.

çolleşme ,verimli toprakların goz gore gore kaybı..başbelası bir doga olayı..seyirci kaldıgımız.Ya kişisel erozyonlarımız?masumiyetimizi nerede kaybettik biz?ilk kotu kim oldu?kimi gorduk,kimi yakaladık suçustu kotuluk yaparken?çocuktuk çok kuçuktuk..bize ilk kotulukler yapılırken ..masumduk..savunmasızdık..bizi mahvettiler..kimse gormedi..bazan herkes gordu.sırtlan gibiydiler..korkak ve zavallıydılar.igrenç agızlarından pis salyalar akıyordu.Biz çok kucuktuk.iyi birşey sanıyorduk.hayat boyle sanıyorduk.Oyle degilmiş oysa.Biz buyuduk ve bir baktık ki o sırtlanlar ,çakallar tutmuş koşe başlarını.Sıyrıldık onlardan,hiç bir şey yapamadılar bize bir daha.Çunki tanıyorduk onların pis kızıl gozlerini.Onları taa uzaktan kokularından  hissediyorduk biz.biz çocuk degildik artık.Sonra yol aldık hayatın içinde..baktık iyi insanlara..guzel kadınlara ..yakışıklı adamlara.seçtik ..seçildik.sevdik..sevildik..sevildigimizi sandık hatta.Tavizler verdik o guzel insanlara...sevgi adına...daha çok sevilme adına...onurumuzu kaybettik ...esen o sert ruzgarlar aldı goturdu uzerimizden o verimli toprakları.ÇOL kaldık.susuz kaldık.şimdi o çolde yuruyoruz bir başımıza.yorgunuz..bitkiniz..takatimiz kalmamış..Seraplar goruyoruz AŞK a dair..koşuyoruz serapların aldatıcı goruntulerinin peşinden can havliyle.ne çok serap goruyoruz hiç olmayan.bitmiş tukenmiş vucudumuz..hala nasılda canlı ve istekli.çok şaşıyoruz bu duygumuza.EROZYON suz gunleri çok ozluyoruz.o verimli toprakları ,yemyeşil ormanları..cıvıltılı kuşları..neşemizi..azmimizi..agız dolusu kaygısız gulmelerimizi ozluyoruz.içimizden taaaa çok derinden gelen bir sese kulak veriyoruz sonra.BELKİ DİYOR o ses..BU gordugun çol de bir seraptır?belki sen hala o guzel ormandasın...ve bir ruya goruyorsun sadece ÇOLe dair..

Kendini bilmek...

Binlerce yıl onceki  ,Yunan tapınaklarından birinde Delfi deki kutsal mabedin kapısına ,herkesin gorecegi biçimde yazılan o eşsiz sozcuk.KENDİNİ BİL.ne demektir kendini bilmek?biz insanoglu kendimizi bilmezmiyiz peki?çok buyuk çogunlugumuz bilmeyiz evet..KENDİNİ BİLMEK..oyle derin bir felsefeyi ,duşunceyi.kapsar ki kaçımız cesaret edebiliriz bunca derin sorgulamaya.Kendini bilmek once neden burada bu dunyada oldugumuz sorusunu sorar.İnsan olmanın onurunu erdemini zorlayıcılıgını koyar onumuze.Ve biz  biz dunyanın aldatıcılıgına kendimizi kaptırmış,yerken içerken onu bunu kuçumserken,kendimizi bir halt sanırken,kibir gurur ,ego tuzaklarına yakalanıp yakalanıp,her bir tuzakda hızla uzaklaşırız gerçek benligimizden.ÇUNKİ DUŞUNMEYİZ guzel kardeşlerim!!bir turlu başımıza neden bunlar geliyor ?ne oluyor bize?diye h iç duşunmeyiz.Yaşadıgımız herşeyin,dunyanın  bir ruya bir oyun alanı oldugunun idrakına bir turlu varamayız.SAÇMALARIZ da SAÇMALARIZ her konuda.NE insan olmanın onuru,ne aile olmanın kutsalı,ne ana baba oluşun ornek davranış sergilemek gerektirdigi gerçegi,bir an bile gelmez aklımıza.Bazılarımız ama korkuları ile ama azıcık gerçegi idrak etmenin bilinci ile ,AMA ASLINDA....hiç bir şey anlamamış olarak sozde centilmenlik peşinde koşar.Kandırarak kendimize bagladıgımızı sandıgımız ,kişilerin onunde ....GERÇEGİ AMA YALNIZCA ACITICI KUÇULTUCU GERÇEGİ soylemeye kaçımızın dili varır ?guzel kardeşlerim.Tum zaaflarımız,korkularımız,guzel taraflarımız,en aşagılık duşuncelerimiz,yalanlarımız.sevgimiz ,sevgi sandıklarımız ile KENDİMİZE VE ETRAFA KARŞI TAKINDIGIMIZ MASKELER ile o maskelerin arasından sırıtan o zavallı halimizle  kim SEVMEYE CESARET EDER BİZLERİ KİM?

15 Aralık 2012 Cumartesi

Ben i aşmak 2..

Artık etrafında olan biten herşeyin,her bir cumlenin,kişiligine yapılan saldırıların,buna seyirci kalmanın,onursuzlaşmanın,deger verdigin hiç bir şeyi gerçekten koruyamayışın anlamını kavramak..çekingenliginin bir zar gibi uzerinden sıyrılıp ruzgarda ucup gidivermesi.yururken adımlarının guvenle basması yere(ustelik en kırgın oldugun gunlerde)konuşmalarının yerine oturması ,hedefi bulması..ezikliginin kayboluvermesi..gozlerinin huzunle gerçege bakışı...dostluklar,yeni yeni arkadaşlar,o insanlarında sorunlarının olması,hatta paylaşmak yerinde akıl vermek...BEN olmanın benzersiz ve tek oluşunun harika o hiç birşeye benzemeyen çocuksu sevinci.herkesin tek benzersiz ozel oldugunu anlamak...ve fakat bu yeni ben ile artık hayatın ilişkilerin nasıl bir yone dogru akacagı endişesi?BEN olma halinden sen e geçiş...Biz e varış...nasıl olacak?bu konuda gerçekten  fazla fikrim yok.ama şunu farkediyorum eger bir ilişkin varsa..bu annelik ilişkisi olur...koca ilişkisi olur..dostluk ilişkisi olur.BEN in getirecegi bir risk olan bencillik haline yenilmemek.BENCİLLİKTEN sıyrılarak her ne olursa olsun deger verdigin şey....ona ,o duruma onurunu,bagımsızlıgını kişiliginin butunlugunu koruyarak HİZMET etmek...evet sanırım yapmam gereken şey bu..BENi buyuk ben ile degil...kucuk ben ile yazmak......

Ben i aşmak..

Dogdugum gunden şu yaşıma kadar bir varlıgımın oldugunun yeni farkına varmak ne demektir?ne yani kardeşim sen yedin içtin çalıştın dogurdun sevdin sevildin ,de içinde bulundugun yaşa ulaştın,gunaydın!!şimdimi bir benliginin oldugunun farkına vardın?denebilir.Evet !!derim bende evet..son derece şaşırtıcı ve sarsıcı olsa da evet..yeni farkına vardım.Ve şimdi korkuyorum ,endişeleniyorum kendi ben imden.oysa korkacak ne var degilmi?hiç farketmeden de bu dunyadan ayrılabilirdim.Fakat bunu bilmek bile henuz rahatlatmıyor beni.Daha onceki yıllar da şoyle bir duyguya sahiptim ,konuşurdum sohbet ederdim ne bileyim bi yıgın şey yapardım,ama sanki otomatige baglanmışlık duygusu vardı içimde.soyledigim şey bi turlu gerçekten ifade etmek istedigim anlamı vermezdi.ve ben bir tuhaflık oldugunu sezerdim hep,ama nedense bir turlu neden boyle oldugunu bilemez,işin içinden çıkamazdım.Aslında girişken bir insan olmama ragmen garip bir çekingenlik...Dostluga deger vermeme ragmen tek kişide saplantım...yenilige açık olmama ragmen kapalılık..garip bir durgunluk ,sessizlik,hatta yeni insanlara karşı kayıtsız bir tavır..dil ucuyla yaptıgım konuşmalar.gerçegin ne oldugunu bilmeme ragmen,hep kıyıdan koşeden etrafından dolanmalırım.Garip bir eziklik içsel bir fakirlik duygusu..anneligimin eş oluşumun gerçek anlamını kavrayamayışım.Hiç kabullenmeyecegim bir yıgın olayı kabullenişim,surekli şikayet edişim,çozum uretemeyişim?surekli bir hizmet etme duygusu?surekli iş yapmak zorunda hissetmek kendini?SONRA birgun hiç beklemedim anda ve hiç beklemedigim kişiden çok agır bir darbe.Ucurumdan aşagı yuvarlanma..panik atak nobetleri ile sarsılma...içinin hiç durmadan aglayışı...umutsuzluk korku...SONRA yavaş yavaş başka bir şeylerin farkına varma..VARLIGINLA İÇİNDEKİ BEN İLE KARŞILAŞMA..

14 Aralık 2012 Cuma

Gonlumuzun bahçesi..

Sizin içinizdeki bahçeniz nasıldır bilmem,bir kendi bahçemi bilirim ..aslında yanyana dururuz ,konuşuruz tanışırız,hatta aşık oluruz.Bahçemizde ki çiçekler sade kadın veya erkege duydugumuz aşkdan oluşmaz elbette.Ana oldugumuz gun açan çiçeklerimiz vardır...karşılıksız yardım ettigimiz gun boy veren fidelerimiz..Allah aşkı vardır çok derin..hiçbirşeye benzemez o.sanki varlıgımızın tamamı Ondan bize akan tertemiz sularla yıkanır.Dostluk çiçeklerimiz vardır ..az da olsa çok degerli.arkadaşlık çiçekleri sonra..iyisi kotusu...kotu bile iyidir aslında...bize bir şey ogretmek için vardır.Çalışma gullerimiz...renk renk açmış.AŞK leylakları vardır onceleri mis kokan lavanta rengi...sevgi karanfilleri ....her konuda...bir kopegi okşayışımızda....bir kuşa hayran bakışımızda.....zeytin agacına şukran duyuşumuzda...daglar vardır ,zumrut rengi tepeler...masmavi gokyuzumuz..sapsarı ekinler..GUNEŞimiz vardır sıcacık.TOPRAK ANA mız vardır hepsinden degerli...yedirir içirir besler bizi karşılık beklemez...sırlara karıştıgımız gun,alır bizi koynuna sonsuza dek uyutur...Çoraktır bazı yerleri bahçemizin.acı dikenleri vardır oralarda..gereksiz fedakarlıklar,anlaşılma isteklerimiz,hoyratça koparılmış duygularımız vardır..bir tatlı soz için bekliyen kuçuk otlar vardır cılız ..hainlikler ,yalan çiçekleri vardır ...dokunamayız yırtar ellerimizi.duş kırıklıgı dikenleri desen...en çok onlar kaplamış bahçeyi...Arsız ayrık otları gibi ,koku çok derinlerde..ne kadar temizlesen,fışkırır ummadıgın yerlerden...Analık çiçeklerimiz...emek emek..iyi bir bahçevan olmak isteyişlerimiz sade onlar için..Kusmuşmu?budanacakmı gurleşsin diye?tatlı sozlermi fısıldanacak kulagına?her sabah once o çicege koşmalarımız...Bir zamanlar ne guzeldi içimin bahçeleri...kurumuş topragı yeşertmişdik Aşk ile....şimdi tarumar....talan edilmiş...çignenip atılmış en nadide gullerimiz.Gidecek başka bir bahçem yok artık.çaresiz yeniden belleyecegim topragı...kotu otları ayıklayacagım ellerimle bir bir..yorulacagım..unutuş ve affediş fideleri dikecegim ,dikkat edecegim çok,serpilip gelişmeleri için..kokuşmuş suları arıklar açıp ,akıtacagım ..taptaze sularla dolduracagım havuzları...çok yorulacagım biliyorum.İYİ BİR BAHÇEVAN OLMAK ZORDUR...YEŞERTMEK YENİDEN HASTALIKLI BAHÇEYİ...KOLAY OLMASA DA İMKANSIZ DEGİLDİR...

13 Aralık 2012 Perşembe

Her rolun dort boyutu..

Yaşamda ustlendigimiz çeşitli roller var demiştim.bu rollerin hepsinin dort ayrı boyutu var.MADDİ,MANEVİ,SOSYAL,BİLİŞSEL(ogrenmek ,gelişmek ,araştırmak)peki biz tum bu rolleri yerine getirirken bu dort olguya ne kadar dikkat ettik?eger sosyal yonumuz eksik ise veya herhangi biri eksik ise o zaman bu rolde dengeden soz edilemez.Dengesizlik bizi boluk porçuk yaşamlara goturur.parçalanmış rollerde hiç bir zaman başarı soz konusu degildir.Manevi doyum zaten imkansızdır.Bu roller aksıyorsa bilgili gorgulu de olamayız.ve hiç bir rolu hakkı ile yerine getiremedigimiz için kendi gozumuzde degerimiz azalmaya başlar.

Yaşamdaki rollerimiz..

Bir duşunelim bakalım nelermiş?KENDİM,ANNE,İŞ KADINI,TEYZE HALA,EVLAT,ARABA SURUCUSU,İŞVEREN,KİRACI vb...Dogan cuceloglu çok sevdigim bir yazar ,bu soruyu o yoneltiyor bizlere.Şimdi tekrar herbiri için tek tek duşunelim.Biz bu rollerin tumunden oluşan bir varlıgız..Aaa en onemli olanlardan birini unuttum..EŞ rolu.tum bu roller için (roller çogalabilir)ne yaptık biz hayatta?nasıl yaptık?ve tek tek hepsi için kendimize bir not verelim.(TORPİL YASAK)

Esirgenen guzel sozcukler..

Biz kadınlar hassas varlıklarız.buyuk bir çogunlugumuz kendimize alınan hediyelere degil de kulagımıza fısıldanan tatlı sozcuklere kanarız.Ve fakat sevdigimiz insan ya hiç soylememiştir bu sozleri...ya da gayet pinti davranmıştır bu konuda.Savunma da şudur,aa ben sevgimi sozle degil davranışımla belli ederim!!!hadi yaaa!!!sahimi?bir kadın hangi yaşta olursa olsun tatlı sozlerle avutulmak gonul alınmak ister..Amann yahu nelerle ugraşıyorsun !!!denir..hatta ozel gunlerde uç satırlık bir şey bile karalanmaz,hadi hediyeden geçtim.ee tabii zamanla kadında bıkar yorulur o da aşagı yukarı erkek nasıl davranıyorsa oyle davranmaya başlar.Ama yine de ona hergun sarılmayı bir gorev beller..Şimdi efendim hiç mi bilmez bu erkekler tatlı aşk sozleri soylemeyi?? ya da yazmayı??bilirler bilirler!!!hemde oyle guzel bilirlerki!!hele karşılarına hoş bir hanım çıksın,ya da yeniden aşık oldum sansınlar...en hodugu bile ŞAİR kesilir!!!artık kıskanmalarmı ararsınız?ilanı aşk larmı ?hiç duymadıgınız kelimeler bile bulur çıkarırlar bi yerlerden!!o yerinden kalkmayan adam adeta bir tazı ya!!donuşur gozlerinizin onunde..tut tutabilirsen artık!!giyim kuşam degişir ,o hergun giydigi her yeri lekeli penyesi sarkmış şortu ara ki bulasın!!kilo verilir,bir ozen bir ihtimam ki sormayın gitsin artık..Feri sonmuş gozleri bile 18 lik delikanlı gibi fıldır fıldır bakar artık!!!paramı dediniz??aa o bir şey alırken kırk kez duşunen adam kırk yıllık muflis tuccar gibi rahatca para harcamaya başlar artık!!!çokmu lazım şimdi bu??eee bunun aynısından var zaten sende !!!onumuzdeki ay alırız !!!kilo versen dolap ne guzel giysilerle dolu !!diyen adam gitmişş!!!yerine hesap kitap yapmayan ,yepyeni bir adam gelmiştir.YOK ARTIK!!!demeyin hiç!!!oluyor bunlar...sagdan soldan ne hikayeler duyuyoruz bir bilseniz?EE be kardeşim !!madem butun bunları yapabilme kapasiten vardı??ne halt etmeye dibindeki kadından esirgedin yıllar boyu?diye sorarmıyız ?evet sorarız...cevap alırmıyız peki?işte orası gerçek bir soru işareti?

Gerçek ve dogru...

Duşunuyorum da acı bir gerçek olan terk edilmek ile çok erken tanışmışım.O gun ve uzun yıllar boyunca terkediliş gerçegini aşabilmek için çocuk aklımla kitaplara sıgınmışım.Neden bu kadar çok okuyorum ?diye soruyorum kendime?ustelik uzunca bir sure okuduklarım arasında seçim yapamayacak kadar cahildim.Ne bulursam okuyordum ..bu da olmıyacak yaşta olmayacak kitaplarla tanışmama neden oluyordu.Pariste son tango ...13 yaşında bir çocugun okuyacagı bir kitap degildir mesala.Agır bir cinsellik içeren ,yaşlanmakta olan bir erkek ile çok genç bir kızın aşkını anlatan psikolojik yonu agır basan bir kitapdır.(filminde Marlon brando eşsiz bir oyun sergilemiştir keza kadın oyuncu da)ya da bu kitapdan sonra Kemalettin tugcu nun acıklı hikayelerinde hungur hungur aglıyordum!!uvey ana dehşeti,evden atılan çocuk,terkedilen çocuklar,kotu davranılan yaşlılar..Hatta bir ara kendimden çok izler buldugum için iyice sardırmış ve kendime kitaplarda anlatılan çocuklar kadar acır olmuştum.Allahtan fazla dram sevmeyen bir yapıya sahipdim de acıların çocugu kuçuk Emrah gibi dolanmadım ortalarda.Sonra sonra artık iyi kitap ile kotu kitap arasındaki farkı anlamaya başladım da dogru duzgun kitaplar seçer oldum.Şimdi farkediyorum ki aslında kendi gerçegimin acısından kaçabilmek için hep kitaplara kaçmışım.Sıkıldımmı hop!!!aç bir kitap,yepyeni bir maceraya atılıver.Tabii çok okumak sinir bozucu bir bilgiçlik hali getirdi uzerime.Ergen yaşlarımda sevimsiz bir çok bilmiş kız olarak iyi birşey yaptıgımı sanıp onu da biliyom bunu da okudum !!!diye diye dolandım durdum orda burda.Hiç bir zaman kendi gerçegimin ailesiz oldugunu duşunmedim.Dogru olmayan bir şeydi başıma gelen,ama degişmez bir gerçek degildi bu.Hep içinde bulundugum durumu degiştirmek için mucadele ettim.Ha!!dogru yontemlemi?yoo degişim için her şeyi deneyerek ..deneme yanılma yontemi klasik.Kah kafamı gozumu yardım,kah yanlışlıkla dogru insanla tanıştım.(devam edecek..etmeli!!)

Gerçege dair..

Gerçek ,sabittir,tartışılmaz,degişmez. Dogru ,degişkendir,yanlışlanabilir,tartışılabilir.DOGRU ile GERÇEGİN arasındaki farkı ve ilişkiyi şu şekilde açıklayabiliriz.Ortaya atılan bir iddianın dogrulanabilirligini mantık açısından ispatlayacak kanıtlar ortaya koymalıyız.İddianın dogrulugunu ispatlayacak birden fazla kanıt veya birden başka dogru olabilir.Gerçege giden yolda bu kanıtların veya bu dogruların gerçekligini ispatlamakiçin bir takım olgulara ihtiyacımız var.Bunlar ise bilgi ve mantıkdır.(Anafikir.com)

Biz olabilmek 2...

Tum kainatın BİZ den oluştugunun farkına vararak ,yaratılmış olan en ufagından en buyugune,tum canlılara,dogaya,insanlara,sevgi ve saygı dolu olurum.BİZ i anlamaya başlarım..BİZ uzerine duşunmeyi alışkanlık haline getiririm.BİZ olabilmenin ne kadar degerli oldugunu,korunması ozen gosterilmesi gerektigini duşunur ona gore davranırım.BİZ o kadar derin anlamlara sahip bir kelime ki...içinde TANRI yı ,evreni,gezegenleri,dunyamızı,bitkileri,guzelim okyanusları,hayvanları,TOPRAK ANA yı,hucrelerimizi,velhasıl bizi BİZ yapan bildigimiz ,bilmedigimiz herşeyi ama herşeyi kapsıyor..eger birazcık AKIL lutfedilsiyse bizlere...Bu çok zengin içerige sahip olan muhteşem kelime uzerine duşunmeliyiz...Once BEN varım...tekim çok ozelim.parmak izim hiç kimsede yok,benzersiz ve biricik yaratılmışım.Yaratılan herşey aynı şekilde TEK VE BENZERSİZ yaratılmıştır..BEN im degerim,ONUR um,yeteneklerim ,sınırlarım var diyebilmeliyiz.Sonra SEN varsın..teksin ,ozelsin,benzersizsin,SENinde yeteneklerin farklı,ONUR un,degerin ,sınırların var,diyebilmeliyiz.Bu gerçegi idrak etmek...BİZ i SAYGI ya davet eder...maalesef bu bilgiler bizlere okullarda ogretilmiyor.Ailelerimiz sevgi dolu ama CAHİL.Bu en temel bilgilere ise ya kafamız gozumuz yarıldıktan,ruhen bedenen hastalandıktan,mutsuz ilişkiler parçalanmış aileler,uzgun çocuklar,sefil hale duşmuş hayvanlardan,tukettigimiz doga dan ,sonra...ortada cıscıbıl yapayalnız,uzgun ve mutsuz kalıverince....Eger biraz şansımız varsa...ALLAH bize acır da lutfederse ulaşabiliyoruz.

BİZ olabilmek..1

Uzun surmuş ilişkiler,eger yıllar içinde yeterince ozen gosterilmez ise,zamanla,agırlaşır,kokuşur hatta çirkefleşir.Bu tıpkı eskiden denize açılarak nefes alan,tertemiz bir golun nefes alma kaynakları kuruyunca,donuşecegi ,durgun,yosunlu,içinde hiç bir canlının yaşamadıgı olu bir suya donuşmesine benzer.İnsan ilişkileri konusunda hiçbirimiz uzman degiliz.Yıgınla kitap devirmiş olabiliriz,fakat gonul gozu açılmayınca hangi kitabın bize ne faydası olabilir?Bu gunlerde ALLAH ın yardımını dileyerek..eskiden okudugum bir kitabı yeniden okuyorum..ve hayretler içinde kalıyorum..meger ben o satırları yalnızca gozlerimle okumuşum.Oysa şimdi kalbimle gonul gozumle tekrar okuyunca,kelimeler nasıl da yerini buluyor...Tabii okuyup anlamakla iş bitmiyor.onemli olan okunanları sindirip uygulamayı bir alışkanlık haline getirebilmek.EGER eski alışkanlıklarla davrandıgımızı farkedersek hemen kendimizi uyarmak.Ogrenmek ve bunu bir davranış biçimi haline getirmek bir disiplin işi.(duzenli olarak dua etmek namaz kılmak gibi)ve hiç de sanıldıgı kadar kolay degil.AMA eski halimizin bizi getirdigi noktayı iyi algılarsak...degişmemiz gerektiginin farkına vararak degişebiliriz.Once BEN..diyor kitaplar.sonra SEN diyor..ben olmayı başarır isek sen e geçiyoruz.SEN i anlar isek BİZ hali başlıyor...BEN ben oldugumun farkına varırsam,once kendime deger veririm.kendi yeteneklerimi keşfetmeye çalışırım.ONUR lu davranırım.degerimi bilen,yeteneklerimi geliştiren,beni sınırlamayan,beni bogmayan,benim sınırlarıma saygı gosteren insanlarla birlikte olmaya çalışırım.Aynı şekilde,karşımdaki insanın,tek olduguna,benzersiz olduguna,sınırlarına,yeteneklerine,degerine saygı duyarım.OFKE me yenilmem..ofkemi kontrol ederim.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Gozu çıkmış aşklar..

Oyledir bazı aşklar,gerçi aşk denen illetin dogasında vardır şiddet ,yıkıcılık,duzen bozma.Oyle sakin sakin yaşanmıyor maalesef aşk.Bir tutulmaya gor hangi yaşta olursan ol ezer geçer onune çıkan herşeyi.Hele bazı insanlar bu duyguyu daha da şiddetli yaşarlar.Artık allah ne verdiyse ..akıl devreden çıktıgı için ortalık kan revan içinde kalır genelde.Ne kadar çok emek verip kendilerinden vazgeçmişlerse ortadaki harp o denli şiddete gebedir.Bazan oyle zamanlar olurki hem kaçıp kurtulmak isterler bu bogucu atmosferden,hem de bi turlu yakalarını kurtaramazlar birbirlerinden.Oyle çok şey yaşamışlardır ki birlikte...Artık kaçıp kurtulsalar dahi ,kendilerinden pek az şey kalmıştır ellerinde.Adeta içiçe geçmişler ve kimin kim oldugu duygusu ortadan kalkmıştır.Çok yıllar onceki kişiliklerini hatırlamak bile uzun bir sureci kapsayacaktır.VE tabii ki birbirlerinin gozlerini oymuş ,kırgınlık ve ayrılık zamanlarında,eşelenip eşelenip eski hatalar ,zaaflar  ortalıga dokulmuş saçılmış olur.Aslında gizli saklı pek birşey yoktur dokulup saçılanlarda..yalnızca eski yaralar tekrardan kanatılmak istenmekte,ve ısıtılıp ısıtılıp geçmiş gundeme getirilmektedir.Etrafdaki eş dost bu sinir bozucu durumdan kotu etkilenmekte fakat onları sevdikleri için tahammul gostermektedirler.En kotu olan ise oyle çok yara almıştır ki aşkları...Artık bir turlu eskisi gibi tahammul guçleri kalmamıştır birbirlerine.Figuran asalaklar doluşmuştur aşk gemisinin guvertesine.ve tıpkı iri fareler gibi kemirmektedir geminin orasını burasını.ZATEN agır hasarlı olan bu gemideki kadın ve erkek ise...CAN yeleklerini giyip bir turlu atlayamazlar açık denize.FARELER sırıtkan yuzleriyle ordan oraya koşuşturmaktadır etrafda.işin tuhafı ADAM bu farelerden birinden hoşlanmaktadır hala..KADIN son bir guçle bir hamle yapar..elini uzatır adama..adam ise hala ve hala farkında degildir can çekiştigini o eski aşkın kollarında.KOLLARINDA CAN ÇEKİŞEN o çok sevdigi kadını hala suçlamakta,hala yaralamakta,hala itibarının zedelendigini duşunmektedir.oysa kadının ne onuru ne gururu ne kadınlıgı ne ailesi hiçe sayılmıştır tarafından yıllar boyu..o ise hala taviz koparma peşindedir kadından.ustunluk kurmaya çalışmaktadır ustunde onun.EŞİT BİRER İNSAN OLDUKLARI gerçegi aklının ucuna dahi gelmemektedir.O eski iktidarının peşindedir maalesef..şimdi bugune gelirsek ,kadın tum umutsuzluguna ragmen...herşeye ragmen....son bir kez dinleyecek ve son bir kez sesini duyurmaya çalışacak adama...TANRI YARDIMCILARI OLSUN...HER İKİSİ İÇİNDE HAYIRLI NE İSE O OLSUN.

11 Aralık 2012 Salı

Evim..

Bir kıyı kasabasında..şehire yakın,sessiz,denizi eh ! idare eden.eskinin antik liman kentlerinden.Verimli topraga ve sinsi tavırlı yerli insanlara sahip ilçe. Unlu zengin bir kıyı kasabasının golgesinde ,kıskanç ,bir turlu hak ettigi degeri bulamayan kasaba.Son yıllarda gosterdigi hafif gelişme sayesinde ,emekli orta sınıfın ,akınına ugrayan...Bol bol sıkılan hobisiz nemrut suratlı emekliler cenneti.Can sıkıntısı için on numara kasaba!!!eger biraz aklınız var ise uzak durmanız şiddetle tavsiye olunur.İlle de kıyı olsun diyorsanız gidin kardeşim!!Datça ya,Bozburun a,olmadı Koycegiz e...Hiç olmazsa masmavi temiz koylar sizi bekliyor olur oralarda.Ama once bi karar verin ,boyle ıssız yerlerde kendimi nasıl doldururum?nasıl mutlu olurum?Asosyal bir insansanız işiniz gayet kolay..kaçın bu ıssız kıyılara hem millet sizden kurtulmuş olur !!Yok arkadaşlık asıl şimdi lazım diyorsanız...EH !!kolay gelsin o vakit.Bu yaşlardan sonra dost falan olunmasa da iyi kotu birer okey ya da suya sabuna dokunmayan sohbet arkadaşlıkları bulunur bir ihtimal.Tabii bu tip yerlerde eş durumu pek bi onem arzeder.Umarım eşinizle eski hesapları kapamış,kendinizle sorununuzu çozmuş,birbirinizi anlamış,asıl dostlugun yaşlılık ve hastalık gunlerinde gerektigini idrak etmiş akıllı insanlarsınızdır.Fakat benim nacizane fikrim buyuk şehirin insanı diri tutan enerjisinde yaşayıp...Zaman zaman bu kıyı kasabalarında kafa dinlemektir.Nasıl olsa olup gittikden sonra derin bir sessizlik ve ıssızlık bizi bekliyor olacak.Hem çocuklarımıza daha yakın oluruz,belki part time bi işler yaparız,yeni yerler keşfederiz,amannnnnn!!!!!bizler kafaca saglıklı ve yurekli olduktan sonra yalnız da olsak eşimiz de olsa geçinir gideriz ya hu !!!

Sevgili cennet agacı...

Sana isminin o guzel anlamı ile seslenmek istiyorum guzel kızım..Ailen ve ben seni çok seviyoruz.VE bizleri affetmeni istiyoruz..seni çok sevdik fakat kişiligine saygı duymayı ,sana guvenmeyi beceremedik.Seni koruyalım derken çok kırdık.Bu yuzden kendine gerçekten guven duymayı ogrenemedin..Biz buyuklerin hayat koşturmacası içinde oyle çok yorulduk ve kırıldık ki..Sana hak ettigin degeri bir turlu veremedik.Bıcır bıcır konuşan bir insan oldugun halde sana yuklendigimiz o kotu gunlerde,sen hep sustun.Kırıldıgın için korktugun için bir çıkar yol bulamadıgın için,hep sustun ve katlandın.O gunler için once seni bizlere hediye veren ve emanet eden TANRIdan sonra da senden ozur diliyoruz kızım.Bu yuzden koştun hep iyi sandıgın veya gerçekten iyi olan arkadaşlarına.Bizlerle degil onlarla paylaştın sorunlarını sevinçlerini.Biz ailen olarak gerçek guven ve cennetin yuvan oldugunu sana dogru sozlerle anlatamadık.Baban,o durust namuslu emekçi adam..seni dış dunyanın tehlikelerinden korumak isterken hep ofkesine yenik duştu.Annen dogru cumleleri bir turlu bulamadıgı için hastalandı.Tum bunlar olup biterken sen ve bizler çok uzulduk.Yaşının geregi olan kuçuk yaramazlıklarına goz yummayı bir turlu beceremedik.Son soz olarak guzel cennet agacımız...SENİ ÇOK AMA PEK ÇOK SEVİYORUZ.SANA GUVENİYORUZ.VE BİZLERE GUVENMENİ BİZLERİ AFFETMENİ BİZİ SENİ SEVDİGİMİZ KADAR SEVMENİ DEGER VERDİGİMİZ KADAR DEGER VERMENİ...Senden rica ediyoruz tatlı çocugumuz..lutfen karşılıklı olarak birbirimize guven saygı duymayı becerelim.SEN VE BİZ bunu hak ediyoruz çunki.Bak yepyeni bir yıl geliyor tatlım..yalansız ve sevgi dolu bir gelecek getirsin bizlere bu yeni yıl.TANRI senin ve hepimizin yardımcısı olsun ve sesimi sana duyursun bizim bir tanecik guzel cennet agacımız...

Evlat...

Herşeyi goze alarak dunyaya getirdigim.Sevdigim adamdan izler aradıgım o guzel yuzunde.Bebekligi ,cin gibi bakışları,mis kokusu dunyalara degişemem.TANRI nın o en guzel armaganı hayatıma..Yalnız gecelerimin oyuncu yoldaşı..Korkularımın sessiz tanıgı evlat..Akıllı sorularla beni şaşırtan o kuçuk kız çocugu..Agır ve katlanılmaz hayat seçimimden dolayı,zaman zaman yolumu şaşırdıgım gunlerin ,beni en içten bekleyeni kızım..Affetmeye hazır yuregiyle sarılan bana.Kimselerin onunde aglamayan..aglamayı zayıflık sayan..Bir benim kollarımda aglayan guzel kokulu kızım.Azıcık tembel yapısına inat ,çok yuklendigim..YALNIZ ca senin için kazandıgım tum başarılar diyen çocugum.Bende aglama hissi uyandıran tek varlık.Hayatın onune koydugu engelleri başarı azmi ile birer birer geçen cesur yureklim benim.Kendi azmi sayesinde çok istedigi o guzel universitede okuyan..Kendini ve arkadaşlarını çok dikkatli gozleyen ,kolay guvenmeyen,inatçı bogam benim.Dogruları açıkca dile getirmekten çekinmeyen,annesine dahi eleştiri oklarını yonelten dogrucu davutum.ERDEMLİ ONURLU DURUST YALANSIZ ...GENÇ KIZ...agırbaşlı edasında fırlama bir guluş saklayan tatlı kızım.DRAMın babasını yaşamasına ragmen mizahı seçen ,duygulu içten ,huzunlerini sessizliginde saklayan eşsiz varlık.Daima mutlu olmamı dileyen,aglamalarıma kızan,bazan kopçaları koyverip salya sumuk aglaştıgımız...aglarken o kuçuk kız çocuguna donuşuveren canım kızım..Karşısında hep guçlu ,dogru tavırlı ,ona daima yalansız ,sevgi dolu bir ANNE gormek isteyen biricik varlıgım,kuzum,komik çocuk..Dilerim kimseler uzemesin seni hayatta.Seni hak ettigin saygı ve aşkla sevecek bir yol arkadaşın olsun yanında...Başarıların daim olsun.EY benim dualarımın ilk adı...Tanrı yardımcın olsun ve hep ona inan yaşamda.Ben ..senin annen olmakla onurlandırılan kadın..DOGDUGUN İLK GUNDEN İTİBAREN BANA YAŞATTIGIN ACI VE TATLI HERŞEY İÇİN SANA ÇOK TEŞEKKUR EDİYORUM...

Sevmek...

İnsan neden sevdigini duşunmez pek.Gunluk hayatın içindeki koşuşturmadan fırsat bulamaz duşunmeye bu guzel duyguyu.O ilk gunlerin parlak ışıgı altında pek de gerek duymaz bunu duşunmeye.Herşey yolunda gibidir çunki..seversin sevilirsin ,gençlik vardır,para vardır,doygun insan açlık gunlerini hatırlarmı hiç?zamanla renkler solar.O parlak ışık puslanır.Aynalardaki yuzun çok ta tanıdık degildir artık.İçinin alevleri yatışmış,yerini solgun sıcak kullere bırakmıştır.Zaman degiştirmiştir herşeyi hiç farkında olmadan sen.Yine de avunacak birşeyler vardır ellerinde.Guzel akıllı çocukların vardır,guzel bahçeli bir evin..ellerinle yetiştirdigin kaktusler,sardunyalar..Yuruyuşler vardır .hala birlikte birşeyle gulunur..Zamana yenik duşmuş gıdı ya  da aldıgın fazla kilolarla dalga geçilir.Çok ustunde durulacak şeyler olarak gorulmez bunlar.ZAMAN..eskitir herkesi çunki.Ama her turlu avunmaların dışında bir şey vardır ki...artık kucaklaşmalar eski sıcaklıgından çok uzaktır.içini acıtır bu duygu.Sabahları uyandıgında bir damla gozyaşı vardır goz pınarlarında ve içinde bir keder..Yine de sevdigini farkedersin onu.sıkılmadıgını ondan,bunca yıl sonra.ama sana yeten...Ona yetmez bazan.ve kayıverir ellerinden tum çabana ragmen bir şeyler ,birileri,OLMEK DAHA KOLAYDIR.sonsuz bir çaresizlikdir olum.oysa ayrılık olumun kardeşidir..Sevilmeyen soguk ve acımasız bir kardeştir ..adı bile kotudur.Onun için ayrılık ve yalnızlık paylaşılmaz.Paylaşılacak bir şeyler kaldıysa eger ..hala..ragmen...AYRILIK OLMAZ.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Yalanlar..

Yazılarım bazıları tarafından gunah çıkartmaya yarayan manyak yazılar olarak gorulebilir.Ben de diyorumki istemeyen okumaz.Gunah çıkartmak isteseydim once hıristıyan olup vaftiz edilir,sonra da papazın karşısına atardım kendimi guya gunahlarım affolunsun diye.Bu konuyu uzatırsam bazıları ciddiye alındıgını duşunerek sevinebilir,o yuzden burada kesiyorum sozumu.Neden yalan soyleriz?ben soylemem demesin hiç kimse.Herkes buyuk kuçuk yalanlara sıgınır zaman zaman.Benimde yalanlarım vardır onunda ,otekininde..YALAN ,GERÇEGİN BİZİ EZEBİLECEGİ,KORKUSUNUN DİLE GELMESİDİR ÇOGU KEZ.diyen bir soz okumuştum bir kitapda.Uzerinde gerçekten duşundugumuz zaman çok dogru bir cumle oldugunu anlayabiliriz.İnsan zaaflardan oluşan bir varlık.Hatta bir labirent ,sonsuz koridorlarında kayboldugumuz.Boyle yaratılmışız bizler.İyi ve kotu neredeyse eşit oranda konulmuş hamurumuza.Dolayısıyla ne zaman neyi hangi duygularla yaptıgımızı en uzman psikiyatr belki ona farkında olmadan sundugumuz verileri kullanarak biraz çozebilir.Zaaf içinde oldugumuzu kabullenmek istemeyiz bir turlu.Tutup o zaafa birtakım yumuşatıcı hoşgorulebilir anlamlar yukleriz.Aşk deriz mesala.Belki de dupeduz açık bir cinselliktir bizi çeken.ama cinsellik deyince herkes şoyle bir dudak buker,hatta ayıplar.(ayıplayan rahibe tereza dır çunki!!)ya da sevmedigimiz birini kaybetmemek için SENİ SEVİYORUM!!DEMEYE KALKARIZ.yalandan kim olmuş!!?ya da durduk yerde yalan soyleriz,zengin oldugumuzu,çalışmadıgımız halde bir işimizin oldugunu falan iddaa ederiz.Çunki içten içe biliriz ki gerçekle pek az kişi başa çıkabilir.O yuzden severiz deriz,çok iyisin deriz..nefret ettigimiz birine sırf çıkarımız için şirin bile davranırız.Sonuç olarak severiz yalanları..onlar işimizi kolaylaştırmaya yararlar çunki.Yalnızca çok yurekten soz verirsek TANRI ya..yeni yalanlar soylememek için...ve bu sozun sorumlulugunu gerçekten hissedersek kurtulabiliriz yalanlardan.tabii biraz sevimsizleşecegimiz kesindir!!ne yapalım ne demişler dogru soyleyeni dokuz koyden kovarlarmış!!kovulmamak dilegiyle.

Tanrım..

Beni affet.kusurlarımı ve gunahlarımı anlamamı sagla.Bana ve sevdiklerime yol goster.bize acı.beni nefsime bırakma.beni bir an için dahi kendime bırakma.anamdan dogdugum gibi masum eyle beni.yalana ve harama karşı dilimi elimi bagla.gerçekler ne kadar acı olsa da gormeme anlamama yardım et.evladıma acı.onu saglıklı mutlu huzurlu dosdogru bir kadın eyle.bugune kadar bana yapılan kotulukleri benim herkese yaptıgım kotulukleri  affeyle.kişilerle degil gerçeklerle ,seninle ugraştır beni.Bana aileme sevdiklerime,saglık huzur bereket nasip eyle.İSMİ AZAM adınla sana yalvarıyorum..bildigim ve bilmedigim en guzel isimlerinle yalvarıyorum.beni  ve sevdiklerimi salih kullarından eyle.sen affedicisin affetmeyi seversin..bizleri affeyle ya rab.

Ah İstanbul...

Hep sevdigim ,şehirlerin,buyuk anası..gormuş geçirmiş ,bir eski zaman kadını..Emsali olmayan,şaşalı saltanatlar surmuş,entrikacı ,bizans.Agırbaşlı ve urkutucu osmanlı..Binlerce yıla meydan okuyan kiliseleri,tevazu dolu camiler..sonra guvercinler kanat ,kanat,avlularda..Çıglık çıglıga martılar,açgozlu..Lacivertin en koyusu ,bogaz suları.içinden deniz geçen ender şehir..gecekondular.aşagılanan varoş insanları yıgın yıgın..sabaha karşı otobus durakları..insanlar..insanlar..tıklım tıkış..ekmek parası derdine duşmuş ,insanlıktan çıkmış insanlar.Sonra aklın alamayacagı zenginlikte hayatlar..yalılar..kristal kapı kolları..Bogaz a karşı evlerde,salınan guzel kadınlar..Maddi zenginligin buyusunden gozleri kamaşmış kuçuk insanlar..UNUTULAN TANRI.gerçegin ezici gucunden korkarak,çarşaflara burunmuş kadınlar,sadece ortunmenin beş vakit namazların TANRI ya yaklaştıracagı fikrine tapınan kadınlar.Şalvarlı sakallı otobus şoforleri,ellerinde iphone lar.

9 Aralık 2012 Pazar

Kucuk hesaplar.

Hep bu kuçuk hesaplarımızdır bizlere yalanlar soyleten.Kucuk hesaplarımız uzaklaştırır bizi insanlıktan.Bir turlu kabul edemeyiz gerçekten birşeylerin bittigini.İnanmadıgımız sozlere sıgınırız bu yuzden.Seviyorum hala ...deriz mesala.Aslında yoktur oyle bir duygumuz.Ayakta durmaya yola devam etmeye gucumuz kalmamıştır .Bu yuzden inanmaya ve inandırmaya çalışırız kendimizi ve birilerini.Cunki bir duygudan digerine boyle şimşek hızıyla geçmeler asla normal degildir.Hiç kimse bir hafta ,on gun içinde anladım kardeşim ben herşeyi diyemez.Mumkun degildir boyle bir yanılgıya duştugunu farketmek.Yeni bir hayata cesaretle yurumek varken...geçmişe sıgınmaya çalışmalarımız hep bu yeni korkusundandır.Bıraksak artık bu ikiyuzlu tavırlarımızı.Bu denli korkmasak yalnızlıgın kol gezdigi bir hayattan.OLUM haricindeki herşeyin çaresi oldugunu gorebilsek.İNSAN olmayı denemeyi goze alsak,her turlu hesaptan uzak.

Aile...

Uzaklıklarla dolu bir yaşamı şeçtigim için,bir turlu bir arada olmayı beceremedigim hatta çogu zaman bilinçli olarak uzak durdugum kavram..Şimdi bir şekilde tekrar birarada bulunuyorum ailemle.Çocukluklarını bildigim yegenlerimin kocaman adamlara,guzel birer genç kızlara donuştugunu gormek,hem mutlu ediyor beni hem de huzunlendiriyor.Kız kardeşlerimin yuzlerindeki çizgiler .erkek kardeşimin o deli fişek oglan çocugunun,olgun bir aile babası ,iyi bir koca,yaşam standartını yukseltmiş bir emek adamı haline gelmesi gerçekten çok şaşırtıcı.Yıllar sonra yeniden tıpkı dun ayrılmışcasına bagırlarına basmaları beni...kahkalarla gulmemiz,annemle tatlı tatlı dalgamızı geçmemiz,aglamalarımız,turkulerimiz, guzel ışıklı bir bulut gibi salınıyor havada,kimin evinde toplanmış isek..Hepimiz yaşlanmışız,ama uzucu bir duygu degil bu.Eski yıllara gore bayagı akıllanmışız(en son aklı başına gelen kişinin en buyuk kardeş olarak,benim oluşum ayrı bir konu )dogru duzgun denilebilecek evlerimiz ,namuslu kazançlarımız var.Ergenligin o deli bozuk sarsıcı ,kafa karıştırıcı deneyiminden geçen genç kızlarımız ,delikanlı erkek evlatlarımız var..Onlar buyuk bir merakla yıllar sonra aralarına katılan bu buyuk teyzelerini dinliyorlar.Bende aynı merakla ve tam bir dikkatle çocuklarımızı dinliyor ve onları anlamaya çalışıyorum..İyi çocuklar onlar..kendi hayat deneyimlerimden onların işine yarayacagını duşundugum bilgi kırıntıları saçıyorum onlerine.Hayatımızı oluştururken yaptıgımız seçimlerin,bizi hayat boyu baglayacagını anlatmaya çalışıyorum.Umarım dogru kelimeler seçiyorumdur,anlamalarını kolaylaştırıyorumdur.Dışarıda usul usul sessiz bir yagmur...mutfakdan gelen tarhana çorbası kokusu..annemin hala hayatta ve saglıklı oluşu..duşunceli bir biçimde evde dolanışım..ailemi oluşturan durust ,namuslu kalmaya çalışan insanların salondan gelen mırıl mırıl konuşmaları..AİLE sahibi olmanın şanslı tebessumu dudaklarımda...iyi ki varlar..iyi ki burada ailemle birlikteyim..çok gecikmiş olsada.

7 Aralık 2012 Cuma

Degişim..

Durduk yerde degişirmi insan?kişisel gelişim kitaplarının,en alasını devirse,degişmek için kendini motive etse,onu etse bunu etse...HAYIR!!gerçek degişimin başlayabilmesi için,once TANRI nın onu buyuk bir sarsıntıyla ,musibetle,dertle,hastalıkla sınaması gerekir.Ya da uzun yalnızlıklarla,maddi sıkıntılarla,aynı hatayı defalarca tekrarlarla geçmiş bir hayat gerekir.TANRI nın bize hangi nedenle yardım elini uzattıgını hiç bir zaman bilemeyiz.Eger her turlu hatamıza ragmen,boyle bir lutufa mazhar olabilirsek...Bu eşsiz benzersiz,inanılmaz yardımın degerini bilmek,anlayabilmek için ,tum kalbimizle O na yonelmeliyiz.Tam bir teslimiyet içinde,onun onumuze bıraktıgı işaretleri takip ederek,işimize gucumuze bakmalıyız.Elbette biz zavallı nankor insanoglu,Onun gerçegini muazzamlıgını,o izin vermezse tek bir yapragın bile duşmeyecegi fikrini ,anlamaktan çok uzagız.Fakat şoyle bir bilgiye de sahibiz,kitaplar bunu bize bildiriyor.Belki O nun hoşuna giden minicik bir hayır işlemişizdir,ve ya yalnızca bize acımıştır.Ben şahsım adına ,boyle bir ikaz,ya da inşaallah ,yardım aldıgıma inanıyorum.İçimde sonsuz bir huzun ile birlikte ,garip bir huzur var.Henuz O nun onume uzattıgı yeni yol haritasını ,anlamaktan çok uzagım.Ama artık elimde ,kalbimde ,gorunmeyen yepyeni bir yaşam rehberim oldugunu hissedebiliyorum.Ve O na.......şukurler olsun diyorum.

5 Aralık 2012 Çarşamba

İdrak.

insan bir olayı anlamak istiyorsa eger,once suların sogumasını beklemeli.zamanın iyileştirici gucunu hissetmeli.yaralarını kendi sarmayı ogrenmeli.dusundugu konu her ne ise ona,tam bir tarafsızlıkla ve objektif olarak dışardan bakabilmeli.İnsan once kendini tam olarak anlamalı.sınırlarını ve degerlerini (erozyona ugramış olsa dahi)yeniden ve çok dikkatli olarak çizebilmeli.insan ....ONCE TANRIYA SOZ VERMELİ...ONA TESLİM OLMALI.ve daha sonra verdigi sozlerin zorlugunu farkedip ona gore davranmaya başlamalı.belki o zaman insan olabilme adına bir adım atmış ve gercegi idrak etmiş olabilir.

4 Aralık 2012 Salı

ŞİMDİ....

şimdi herkes bir secim arifesinde.Adam kim oldugunu ,kim olmak istedigini duşunecek.belki o kadının yanında hep ozendigi,zengin unlu,seckin gibi gorunen o yaşamı.seçecek.belki o olduguna karar verecek.çanta taşımaya,parayı kadının odemesine,ona karşı hep çok dikkatli olması gerektigine ,o kadının onu yonetmesine,zaman zaman onu aşagılamasına goz yumacak.bunu seçerse kimse onu suçlayamaz. yeterki o kendinden gerçekten hoşnut olsun.belki de adamın gerçek kişiligi budur.Kadın ise.o hep korktugu yalnızlıgı goze almış gorunuyor.kendine deger vermeye başladı.biricik tek ve benzersiz oldugunu anladı.(herkes o şekilde yaratılmıştır)bu yeni kadına saygı duyuyor.kendine saygı duymayı ogrenmeye başladı.bu yuzden seçtigi kelimeler anlamlı artık.TANRI YAdua ediyor çok.erdemli olmak istiyor.dogru olanın zorlugunu seçtiginin farkında.kendine çok yuklendiginin farkında.ama oyle olmalı.Gerçek degişimin başladıgını biliyor hissediyor.iyi bir yolda oldugunu biliyor artık.ama çok yorgun.ama çok kırgın.geçecek ,herşey gececek.kızını duyuyor ve anlıyor artık.onu çok ihmal ettiginin farkında.iyi bir anne ve guclu gerçek bir kadın olmaya çalıştıgının farkında.mutlu.....aslında mutlu bile sayılabilir tum uzuntusunun yanı sıra.yepyeni dostluklar keşfediyor.aslında kim oldugunu keşfediyor.şaşkın.meraklı.ogrenmeye hazır.aslında o çok iyi bir ogrenci.hayatı boyunca çok sevdi ogrenmeyi keşfetmeyi.şimdi en buyuk keşfi gerçekleştiriyor..KENDİNİ KEŞFEDİYOR.Adam belki de yepyeni bir adam olmayı seçecek.neyi seçecegini,bu yeni adamın kim olacagı hakkında bir fikri yok henuz.belki en çok uzerinde duşunmesi gerekenin KENDİSİ oldugunu anlayacak.umarım.dilerim oyle olur.eskimiş kohnemiş olan herşey ,zamanı gelince yıkılmalı.ve yepyeni ışıl ışıl gozalıcı bir hayat başlamalı.kadın sade olanı seçti.basit ve aslında en kolay olanı seçti.KIZIbu yeni anneyi seçti.onu bagrına basmaya hazır.çunki çok dogru bir kız o...erdemli durust.belki ilerde ..ne vakit olacagı belirsiz bir zamanda yine eskisi gibi gulecekler komik birşeylere.belki yepyeni ve guzel kişilikleri ile birlikte devam edecekler yollarına.belki de hiç gormeyecekler birbirlerini ..BİR KADIN VE BİR ADAM VE BİR GENÇ KIZ VARDI diyecekler...ne oldu onlara?

Adam çok kırgındı.

Hayatındaki herşeye kırgındı.kendine yapılmasına izin verdigi herşey için .babalıgına saldırılmıştı.kocalıgına saygı gosterilmemişti.çocuk oldugu zamanlar...ona bir çocuk gibi davranılmamıştı.kucuk adımları ile sabahın korunde onu işe gonderen ,buna caresizce goz yuman ,annesine çok kırgındı.babasının onu hiç kollamamasınına ,merak bile etmemesine çok içerlemişti.içindeki kuçuk cocuk çok uzgundu.çok ofkeliydi.deger verdigi ,kırmamak için kendi kırıldıgı eşi ,onu hiç anlamamıştı.ona çok kızgındı.yaşamında en çok kendi oldugu ,kadına çok kırgındı.en çok o kadın kırmıştı onu.oyle yakın hissetmiş ve oyle çok içini açmıştıki ona.bu yuzden onun bıçak darbelerinden koruyamamıştı kendini.bu yuzden hep affetmeye çalışmıştı onu.tum kırılmışlıgına ragmen vazgeçmemişti o kadından.ama içten içe hiç bir zaman affetmemişti o kadını.kadını ne kadar ezdigini ,uzdugunu.hiç farketmemişti AMA.bir suçlu gibi tuttu onu yanında.ceza olarak tuttu.içten içe hep kurtulmak istedi ondan.beceremedi.bir yolunu bulamadı.kadın fedakarlıgı ile ,sevimli ve çalışkan oluşu ile ,sevdirmişti kendini ona çok yıllar once.oysa KADIN sevilmenin ,onaylanmanın ,kabul edilirligin yolunun bu oldugunu sanıyordu.çok erken terkedilmişti kadın.hep o terkedilmenin mahzunlugu ezikligi içinde idi kadın.çok çalışırsa,çok fedakar olursa sevilecegini sanıyordu kadın.oysa çok kırgındı o da.en çok da adama kırgındı.çunki en çok onun tarafından farkedilmek,onun tarafından sevilmek istemişti.oysa hiç sevmemişti onu adam.hiç saygı duymamıştı ona.bunu farkettigi için çok uzgundu KADIN.adam da bunu farketmişti.sevmiyordu onu saymıyordu onu.ona deger vermiyordu bu yuzden.BUNU farkediş biçimi tum erdemleri yerle bir etmesine neden olmuştu.tam bir cellata donuşmuştu adam.ona yakın olan herkesin,çocuklarının dahi kellesini uçurmaya karar vermişti içinde.belki de sırf bu yuzden şişman  zengin şımarık porsumuş bir kadının kollarında yatıyordu.boyle cezalandırıyordu kendini.şişman kadının onu aşagılamasına bu yuzden izin veriyordu.oysa nefret ediyordu o kadından.belki de tum kadınlardan nefret ediyordu.en çok da kendinden nefret ediyordu.YALNIZDI.ÇOK YALNIZDI..sırf bu yuzden goze almıştı o uzun yolculugu.YORGUNDU...yine olmadıgı bir adamı oynuyordu ....peki KİMDİ O????KİM YARDIM EDECEKTİ ONA ŞİMDİ?O KENDİNE NASIL YARDIM EDECEKTİ PEKİ?aynada gordugu yuz,bu yeni kadının yanındaki KENDİ mutlu etmiyordu onu bir turlu.O ESKİ KADININ ARKADAŞLIGINI SEVMİŞTİ EN ÇOK.DOGRUCULUGUNU,SOZUNU SAKINMAMASINI,BEŞ KURUŞSUZ TEK BAŞINA ,YOLA ÇIKMASINA HAYRAN OLMUŞTU HEP.O bile yoktu şimdi.o bile onu yalnız bırakmıştı.kadını ozluyordu.kadın da onu ozluyordu.ama onu gormek,sesini bile duymak istemiyordu kadın.herkes çok kırgındı.KIZI,GURUR KAYNAGI KIZI OYLE ÇOK KIRGINDI Kİ.Hiç konuşmasın ,ama olsun istiyordu babası.o ne eski babasını ne eski annesini hiç sevmiyordu.AMA onları çok seviyordu,bunu itiraf etmek ona çok zor gelsede.ANNESİNİN DEGİŞTİGİNİ FARK EDİYORDU.Ama inanamıyordu henuz.inanmak için çok erkendi.dogru cumleler kurdugunu farkediyordu annesinin.ama hala zaman zaman aglıyordu.agladıgı için kızıyordu annesine.Sonra gidip sarılıyordu annesine.annesi biraz daha aglayıp susuyordu.sonra guluyorlardı azıcık.ama azıcık.

Ayna..

Aynaya baktı kadın.huzun bulutları ile dolu gozlerle baktı.kendine ait olmayan bir elbise içindeki ,bedenine baktı.gogus kesimini sevdi elbisenin.dolgun goguslerini ustaca gizleyen,tam yerinde biten ,çapkın v sini onayladı .Alıcı gozle inceledi kendini.irili ufaklı kusurlarını gormezden gelmeyi yegledi.neden?giydigini duşundu bu elbiseyi?dostu için gozden çıkarılmış olsa da ,vaktiyle guzel gunler gormuş bir elbise oldugunu sezinledi.ona yakışacagını duşundugu için verdigini anladı.hoş bir bej,uzerine minik elips mor baloncuk desenlerde gezindi gozleri.henuz alışmadıgı bir yeni elbise giymenin sıkıntısını hissetti içinde.alışkın oldugu kıyafetlerinde dolaştı elleri.sıkıldı.karar verdi.bunu giyecekti.gezindikleri yat limanında,ucuz olmasa da garip bir goruntusu oldugunu algıladı bir anda.yanlış bir seçim yapmanın telaşı sardı içini.yazlık şort ,parmak arası terlik rahatlıgını ozledi.Yol arkadaşının rahatsızlıgını farketti.guldu....tam bir şopar !!!gibiyim demi ?diyerek hafifletmeye çalıştı ortak sıkıntıyı.Bir anda evde oluversem diye duşunurken,bir felaket daha gelmesini ,beklemiyordu başına.dostunun bu elbiseye uysun diye verdigi ayakkabının tabanı parçalamaya başlamıştı..aglamak istiyordu artık.bu kadarı çok fazlaydı aynı gece için.gecenin karanlıgına bir agaç altına attı kendini.gulmeyi tercih etti.aglamak istiyordu oysa.içinde titreşen huzunu geri kovaladı..seke seke devam etti yoluna.

Gitme!!

Gecenin hayli ilerlemiş bir vaktinde,kadın okudugu kitabı usulca kapattı.Yan odada ne yaptıgını bilmedigi yol arkadaşını duşundu..koridordan yan odanın ışıgına dogru baktı,karanlıktı.Bu buyuk sarsıntıyı duşundu başlarına gelen.kızmadı.nasıl hala kitap okuyabildigi idi onu asıl şaşırtan.kitabın satırlarını okudugunu ama bir turlu algılayamadıgını duşundu.o guzel alışkanlıgına gulumsedi.belki sonra ,çok sonra dedi ,tekrar okurum bu kitabı.kitabın adını hiç bir zaman unutmayacagını anladı.duşunmek istemedigini duşundu.uyumalıyım diye dusundu.ayaga kalktı perdeyi araladı,geceye baktı.her gece bir ugur gibi gozledigi o uç yıldızdan oluşan,yıldız kumesini aradı gozleri..buldu,bir sessiz gulumsemeyle selamladı yıldız kumecigini.uyudu..karanlık duşsuz bir uykuya henuz dalmıştı ki..bir el hissetti omuzunda..uyandı aglayarak sarıldı yol arkadaşına.dedi ki .;gitme......30 yıl sonra ilk kez bu kelimeyi kullandı.saçını okşadı adam..biraz yanına uzandı.çoktan gittigini anladı anladı kadın.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Ay'ın sukur hali....

Ne yaparsa yapsın,o hep kendi olmayı seçmiş bir kadın,oldu hayatta.Klasik guzellige sahip çehresi,hiç begenmesede,genetik olan,minik kusurlara sahip vucudu..aslında ,bir butun olarak bakıldıgında,ona çok da yakışan,dobra sevimliligi,dogal bir karizmayla harmanlanmış  ve ender kadına yakışan,bir agır abi!!kulhanlıgı hali var uzerinde.Gundelik yaşamın sıradanlıgı içinde ,hepimizin başına gelebilecek olan,o acı şanssızlık gunune yakalandıgı o An.Neden ben?sorusunun getirdigi,ofke...ve çarcabuk etrafına oruverdigi ,içine girip saklanmaya çalıştıgı o kale..henuz tam da kapılarını orterken ,şanssızlıgın şansa dondugu  bir mucize bir kıvılcım parlayışı..Tanrının ona hediyesi olan aşk a rastlayışı..hiç kimseyi takmadan,yureginin en derininden baglanarak,sorgusuz ,sualsiz...o guzel aklına ragmen..kırılgan duygusallıgı seçerek ,meydan okuyan guzel kadın...Dogdugu an daki yıldızların ,bir şakası veya armaganı olan karakteri.aklı on planda tuttugu için,duygusallıgın dalgalı denizlerinde ki fırtınalar ,onu zaman zaman ,yorsa ,şaşırtsa,ofkelendirse de ,en buyuk yardımcısı olan aklı ,cıkartıverir onu sakin kıyılara...Dogal yapısında bulunan ,sadakat ve vefa duygusu ile ,sarılıverdigi tatlı kopegi.. Katıksız ve gerçek bir sevgi ile baglı oldugu hayat arkadaşı,can yoldaşı..dostları ,arkadaşları,dost olma taliplileri...Yuzlerce yıl oncesinden,dogrulugu ve aklı haykıran,şaşmaz gerçegi soylerken,olumu goze alan,buyuk şair ,mutasavvıf,OMER HAYYAM ın sozleri ile bitirirken...onun dizeleri ile  selamlıyorum bu guzel ve biricik ,tek olan varlıgı. Bu yıldızlı gokler ,ne zaman başladı donmeye?kimse bilmez ,kimse bilmez..

2 Aralık 2012 Pazar

YALNIZLIK BATTANIYESI

Ah bu korkularimiz..! Sessizliklere, yalnizliklara, tek basina film izlemeye, tek basina gulmeye, aglamaya, yazilar yazmaya, kitap okumaya, bulmaca cozmeye, calismaya, cicek yetistirmeye, cim kesmeye, cop cikartmaya dayanamayislarimiz..
Kendimizle basbasa kalmaya tahammul edemeyesimiz..!
Yasamimizin merkezine yerlestirdigimiz canim cigerim dedigimiz kocamiz, karimiz, cocugumuz hakkinda gercekten yuzde yuz dusunmeye, anlamaya, hissetmeye.. Ama nasil..? Tipki eve giren hirsizin ayak seslerini duydugun an'a benzer bir kaybetme korkusu ve dehset ile dusunmek..
Kalp atislarinin yukselmesi, atesinin yukselmesi, dusunmekten basina agrilar girmesi..
Oylesine dipten derinden dusunmek..
Bu kesif yolculugunda yepyeni yol haritalari cizmek, yepyeni cumleler kurmak, psikologa gitmek, kendine yardim etmek..
Hic kimseyi yalnizlik battaniyesi olarak ortunmemek.. Kendinle ilgili her gercegi, tum zaaflarini ve korkularini cesaretle kabul etmek..
Bu, yeni yeni tanidigin zayif, guclu, guzel, cirkin, ozentili, pinti, israfci, sirin ya da tatli cocugun uzerini, kendi emeginle ordugun SEVGI BATTANIYESI ile ortmek..

ALISKANLIK CIVILERI

Ne zamandir orada dururlar, farkinda bile degilim. Neden simdi bu kadar dikkatle bakiyorum bu civilere? Bilmiyorum.. Oynatsam biraz yerinden.. Yok,,! Mumkunu yok..! Oylesine paslanmis ki, bir milim bile kimildatamiyorum yerinden. Ancak caktigim yeri parcalarsam dusecek ellerime.. Parcalanmaya hazir miyim,,? Cikarip atmaya hazirim oysa.. Keske etrafi kirip dokmeden sokebilsem onlari yerinden.. Fakat mumkun gorunmuyor.. Kalsin o halde orada o civiler..
Ama bir yandan da cikarip atmak, yerine yepyeni bir civi takmak istiyorum.. Ayni yuvaya yepyeni bir civi tutar mi peki..? Buyuk olasilikla tutmayacak..
Ah..! Ne kadar da cok civi etrafta.. Aliskanliklarimin pasli civileri bunlar.. Uzun uzun zamanlar hic bir sorun cikartmiyordu bu civiler.. Nereden esti bana, yoklamak bu eski aliskanlik civilerimi..
Ben hazir miyim yepyeni bir pano sunmaya hayatima..? Sokerek civileri, parcalanmasina aldirmadan o eski panonun.. 
Ahh! benim eski aliskanlik civilerim, pasli civilerim.. Kurtulmak sandigim kadar kolay mi sizden..!